Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
*~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~* Ynetici2*~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~* Ynetici3*~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~* Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 *~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~*

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Acenath E. O'morose
Naturalis | Tiro
Naturalis | Tiro
Acenath E. O'morose


Nerden : Kökeni Mısır'a dayanıyor ama Londra'da doğmuş, büyümüş. ^^
Lakap : Ace veya E. (Aslında ismimi söyleyebilirsin yani bakma bana öyle.)

*~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~* Empty
MesajKonu: *~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~*   *~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~* Icon_minitimeC.tesi Eyl. 10, 2011 6:58 pm

3.Okulundaki ilk gününde yatakhanen hakkındaki görüşlerini anlat.
Yer; Naturalis Yatakhanesi
Kişiler; Yalnızca sen.

Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…

Bütün kırıklıkları, bütün üzüntüleri bırakıp yeniden başlamak için bu okula gelmişti Acenath. Her ne kadar kötü olsa da arkasında bırakmıştı ailesini. Yeni bir yerde yaşamına devam edecek, yen bir başlangıç yapacaktı. Ruh hayvanı ile tanıştığı gün aslında yaşamının bir kez daha değişimine şahit olmuş, fakat son evre ile karşılaşmamıştı.

Evine dönerken o gün tedirgindi Acenath. Kafasında birçok soru vardı. Bunların ne anlama geldiğini, bu özelliklerin kendisine neden bahşedildiğini bilmeyi istiyordu. Mutlaka ki seçilmişliğinin bir nedeni olmalıydı. Ve başına dert olmasa da kendisine der t açılmasını korktuğundan kartalı nasıl saklayacağını merak ediyordu. Nasıl bir formül bulmalıydı ki. Yüksekte de olsa Acenath’tan fazla uzaklaşmamaşı, başına buyruk davranmaması gerekiyordu ne de olsa. Kafasını kaldırıp kartala doğru döndü, “Acaba seni nereye saklayabilmeliyim ki ruhum, seni görmesinler, benimde başıma bela açılmasın?” Evet, aynen böyle söylemişti kartalın karşısında daha güçlü durabilmek adına. Kendini ilk defa böyle kelimenin tam tabiri ile laf sokmuş gibi hissediyordu. Hâlbuki böyle yapmayı hiç sevmez, böyle yapılmasından da hiç hoşlanmazdı. Ama hoşlanmadığı için insanlara yaptıklarında kötü davranamaz ya da onları değiştiremezdi de. Kartalı ise ona imalı bir cevapla; “Beni saklamana gerek kalmayacak küçüğüm. Zaten beni öyle herkes göremiyor küçük hanımefendi. Niyetin biliyorum, ama bana bir daha laf sokma. Sen eve girerken ben evin çatışında kalabilirim.” Nihayet içi rahatlayabilmişti Acenath’ın zaten eve de gelmişti. Kapıyı açtığı anda şaşkınlıkla kendisine bakan gözlere bakakalmıştı. Annesi ve babasının yanında tanımadığı bir erkek ve bir kadın gayet de düzgün giyinişleri ve ciddi ifadeleriyle oturuyorlardı. Annesi ; “Odana çık Embry, ve biz seslenene kadar da mümkünse aşağı inme, gerektiğinde çağıracağız seni.” Aman ne güzeldi. Annesi onu resmen misafirlerin yanında hem emir vermiş, hem de zor durumda bırakmıştı. Cevap vermeden odasına çıktı ve sinirli bir şekilde yatağa oturdu. Bütün eşyalarını yere koydu ve uzandı yatağına. Neden annesi ona böyle davranıyordu ki. Hem de diğer ismi olan Embry şeklinde seslenmişti annesi ona. Ama o isim çok kullanılmazdı evde. Çok ciddi durumlarda ona böyle seslenilirdi. Demek ki durum ciddiydi. Peki, neler oluyordu bu kadar ciddi?


En az bir saat geçmiş ve hala ses soluk çıkmamıştı. Bu sırada eşyalarını yerleştirmiş, üstünü değişmiş, kartalı ile konuşmuştu. Ama vakit bir türlü geçmemişti. En sonunda meraklandığı ses üst katlarda yankılanmıştı. “Embry, aşağı gelir misin?” Meraklı bekleyiş sona erecekti. Heyecandan nefes nefeseydi. Neydi onu da ilgilendiren konu çok merak ediyordu. Merdivenlerden aşağı hızlıca indi ve salona geldi. Ona uzun uzun anlatılmasını beklerken annesinden sadece şunu duydu. Arizona Devlet Lisesi’ne gidiyorsun. Orada yatılı olarak okuyacaksın. Bu bay ve bayan senin okula gitmen için bizimle görüşmeye geldiler. Hazırlanmaya başla.” Tek hatırladığı sadece gözlerinden süzülen iki yaş olmuştu.

~.~.~

Koridorda yürürken aklına bu sahne gelmişti. Loş ışıkta karanlık mahzenlere gidiş yolunu andıran koridorlar ona her türlü düşünme fırsatını veriyor, düşünürken ise ruhu derinlere gömülüyordu. Aslında ilk günlerde bu fikre hiç alışamamış, bu süreçte annesine ve babasına yalvarmış ama onları ikna edememişti. Ta ki onu ruh hayvanı sakinleştirene kadar… “Bu okul senin eğitimin için önemli küçüğüm. Bu okul sana baheşedilmişlerin ve yaşayacağın yeni hayatın son aşaması. Artık kabul et, orada benliğine tamamen kavuşmuş olacak ve kendi değişimine adım atmış olacaksın.” Zihninde bu sözler yankılanıyordu tamamıyla. Ailesinin onu yolcularken sergiledikleri soğuk davranışlar, evinden ayrılamayışı, odasından her şeyi toplayışı… Bir bir hepsi kazınmıştı belleğine. Zihni bu kadar meşgulken az kalsın önündeki kapıyı fark etmeyecekti. İrkildi. Tarif edilene göre gelmişti yatakhanesine. Kapısı sarmaşıklarla çevrili, üstünde bin bir çeşit çiçeğin ve dalın bulunduğu bu kapı onu nerdeyse şaşırtmıştı. Bu kadar hayran olduğunu hatırlamıyordu. Bütün bitkiler onu “Hoş geldin.” dercesine mistik sözlerle karşılıyordu. Biraz çekiniyordu ama sonunda cesaretlendi ve kapıyı ardına kadar araladı. “İnanamıyoruuum. Burası bir rüya mı?” diyerek iyici heyecanlanmıştı. Botanik bahçeleri gibiydi. Hatta oradan daha güzeldi. Önünde bulunan kocaman penceresi doğadan gelen ilham olan sapsarı Güneş’i her açıdan alıyor ve ışığın odaya gelmesine izin veriyordu. Duvarlarda bazen sık, bazen de seyrek aralıklarla sarmaşıklar ve yapraklarla kaplıydı. Oldukça yüksek bir tavan ve tavanda gökyüzü rengi hâkimdi. Çiçekler ise rengârenkti. Aslında bir renk cümbüşüne düşmüş olabilirdi. Rüya gibi olduğuna inanıyordu, inanmak için kolunu çimdirdi. Canı yanmıştı ama hala gördükleri gerçekti. Gezebileceği kocaman bir alan ve sağlam olarak yapılandırılmış ranza yataklar görünümü güzelleştiriyordu. Burası ayrılmak zorundan kaldığı ormanından kalan acıları ona biraz olsun unutturuyordu ama yine de ormanından ayrılmış Jane gibi hissediyordu kendisini. Fakat şimdi yeni alanına kavuşmuş ve ona alışmaya çalışıyordu. Yatakhanede kimse yoktu. Sadece birkaç yatakta eşyalar var fakat sahipleri ortalıkta değildi. Bir yatak seçmesi gerekiyordu ve incelemeye başladı. “Sanırım buldum.” dedi. Tam da pencereye yakın olan ve bitkilerin yatağın başında cibinlik gibi şekil oluşturduğu bir yatak bulmuştu. Hayallerindeki gibiydi. O kadar mutlu olmuştu ki ondan mutlusu yoktu belki de. Botanik bahçelerinden farksız yatakhanesi, her renkten cümbüş ve yeni bir ortam verilmişti ona son olarak.

Üç şey bahşedilmişti, yeteneği, ruhunun parçası ve yeni bir okul, yeni bir ortam… “Hayatımın üç temel taşı da sana bahşedildi. Bundan sonra hayatın ellerinde… Yeni kapılar sana doğru aralandı küçüğüm. Yeni hayatın sana tüm güzellikleri getirsin. Uğurlar olsun yeni hayatında.”
Haklıydı ruh hayvanı bunları söylerken, odasına bir daha baktı. Eşyalarını yatağın kenarına koydu ve yatağına uzandı, gözlerini kapadı ve hayallere daldı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
*~Üç Temel Taş ve Yeniden Yeşeren, Yeniden Başlayan Bir Hayat…~*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yeni Bir Hayat
» Yeni hayat, yeni ev, ilk farklılıklar.
» Yeni Okul, Yeni Hayat

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
I. KAT
 :: Naturalis Sınıf Yatakhanesi
-
Buraya geçin: