Lill Goldwill Sobrius | Tiro
Nerden : İngiltere.
| Konu: Yeni Bir Hayat Çarş. Eyl. 07, 2011 1:03 pm | |
| 1. İlk defa özel yeteneğini kullan. Yer; İstediğin herhangi bir yer. Kişiler; Yalnızca sen.İki yıl önce... "Sen benim babam falan değilsin!" "Hadi ama Lillian, beni sevdiğini biliyorum." Robert Hanniger nam-ı değer Lill'in üvey babası kızın koluna dokunduğu anda göz göze gelmişlerdi. Üvey babasıyla bu güne kadar hiçbir zaman bu kadar yakın olduğunu hatırlamıyordu. Aslında, üvey babasının gözlerinin yeşil olduğunu bile yeni fark ediyordu; ne acı. Bu iğrenç, yılan gözüne benzeyen gözlerle karşılaşıyordu. Bay Hanniger kızın kolunu sıkıca kavradığı andan itibaren zayıf kız karşısındaki adamın viski kokan nefesini soluyordu. Bu adamın neden bir anda böyle işe kalkıştığını anlamamıştı. Lill ile hiçbir zaman konuşmamıştı. Hatta aynı odada bile bulunmuyorlardı. Ama şimdi? Ne değişmişti? Phill ve Bayan Hanniger evde olmadığı bir vakit neden gelmişti ki? "Canımı acıtıyorsun seni bok çuvalı!" Ufak bir hakaret ardından ise üvey babasının yüzüne tükürmesiyle Lill için bütün her şey bitmişti. Kızın bir kolunu ters çevirip sırtına doğru getirmiş ve diğer kolunuda onun yanına koymuştu. Lill'in her iki koluda arkasındayken, bu zayıf bedeniyle bu adama karşı koyması fazlasıyla zor bir şeydi. Bir köle gibi Bay Hanniger'ın önünden yürüyordu. Phill ile paylaştığı odasına gelene kadar tabii... Odaya girdikleri anda Lill'i bir köşeye fırlatmıştı. Beyazlarla döşenmiş odada göz gezdirdi bir an için. İki tane beyaz çarşaf geçirilmiş yatak, beyaz halıfleksle kaplanmış bir yer. Bir tane gardırop ve çalışma masası. Masanın üzerine bakındı. Parfümü ve bir kaç makyaj malzemesi dışında hiçbir şey yoktu. Tamamen çaresizdi şimdi. "Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun..." Ardı ardına savurduğu lanetleri karşısındaki kırkına basmış adamın eli kesmişti. Kızı ayağa kaldırıp duvara ittirdiğinde Lill'in bedeninde hissettiği acı, birazdan yaşayacakları yanında hiçbir şey olarak gösterilebilirdi.
Bu güne kadar hiçbir zaman böyle bir olay yaşamamışken, ne diye şimdi bunlar oluyordu? Beynini fazlasıyla zorlarken üvey babasının nefesini teninde hissediyor, ufak öpücükleriyle kızın vücudunda dokunulmadık yer bırakmıyordu. "Seni daha önce nasıl fark edemedim ben küçük Lillian? Tanrı aşkına... Teninin kokusu, neden daha önce hiç gelmedi burnuma?" Adamın dudaklarından dökülen dört saniyelik sözler kızın zihninde yaklaşık bir dakika boyunca yankılanmıştı. Bu şey? Hayır Lillian olamaz. Sen bu kadar aciz bir kız değilsin. Sen fahişe değilsin ve fahişelik yapmak için doğmadın. Bu, o şey olamaz! Zihninde konuşan iç sesine yenik düşmeye başlamıştı. Evet, olan şey çok bariz belliydi. Bu işi çok daha önce annesi anlatmıştı. Fakat şu an annesini düşünecek durumda değildi. Üvey babasının dört günlük kirli sakalı ve kıvırcık saçları bedenini gıdıklarken ellerinin hiç olmaması gereken bir yerde olduğunu fark edince attığı çığlıktan dolayı alt komşular rahatsız olmuş olabilirdi. Rahatsız olmalarını umarak tekrar çığlık atacaktı ki üvey babası eliyle kızın ağzını kapamıştı. "Seni sürtük! Eğer bir daha s.ktiğimin ağzını açarsan seni öldürürüm! Hiç kuşkun olmasın!" Bu sözlerin hemen ardından on beş yaşındaki kızın buz mavisi gözleriyle kırk bir yaşındaki adamın yeşil gözleri kenetlenmişti. Bay Hanniger elini kızın ağzından çekmeden yapacağı şey yapmıştı. Bu sefer Lill'in yüzündeki tek ifade donuk bakışlar ve yanaklarından süzülen göz yaşları olmuştu. Ne çığlık atabiliyor, ne de bu insan azmanı heriften kurtulamıyordu. Tek yapacağı şey, bu işkencenin bitmesini beklemekti.
| |
|