Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Tesadüfler. Ynetici2Tesadüfler. Ynetici3Tesadüfler. Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Tesadüfler.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Harmonia Belmonte
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Harmonia Belmonte


Nerden : Fıvğansa.
Lakap : Harm de sen. Ben ona sarışın diyorum.

Tesadüfler. Empty
MesajKonu: Tesadüfler.   Tesadüfler. Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 9:29 pm

    Criss A. Grindel ~ Harmonia Belmonte.
    Yolun bodrum katına düşsün. Başına gelen bir olayı anlat.
    Yer; Okul Bodrumu.
    Kişiler; Sen, isteğe bağlı bir arkadaşın.


    Araştırma huyuna yenik düşmüştü bir kez daha. Kendini okulu gezmekten alıkoyamamıştı. Daima bodrum katında başlardı, bir yerleri keşfetmeye. Yatakhanesine yerleştikten hemen sonra başlamıştı keşfine. Bodruma kadar indi genç bayan. Arada gördüğü kişilere dikkatlice bakmayı da ihmal etmedi. İlk defa gördüğü insanlardı hepsi. Daha önce görmediğini fark etti. Sonuçta herkes farklı yerlerden gelmişti. Kimseye selam vermeden yoluna devam etti. Sarı saçlarının her bir teli farklı bir tarafa savruluyordu, her köşeyi döndüğünde. İyice süzüyordu etrafını, hafızasına kazımaya çalışıyordu. Dersliklere giderken kaybolmayacaktı en azından. Elini koyduğu gibi bulacaktı, öyle olmasını umuyordu en azından. Sıkıldığı koridorları hızlıca geçiyordu. Tekrar yukarı çıkacaktı ne de olsa. Her geçen dakika bir adım daha yaklaşıyordu karanlığa. En merak ettiği yere yaklaşmıştı sonunda. Bodrumları hep merak ederdi, küçüklüğünden beri. Birini ziyarete gittiğinde ilk olarak oraya bakardı. Bu durum büyükkannesinin anlattığı ürkütücü hikayelerden kaynaklanıyordu büyük ihtimalle. Zamanla bu tarz yerlere ilgisi de artmıştı. Sonunda ise normal bir yer olduğunu görmek hayal kırıklığıydı.

    Önünde duran kapıya abanarak kapıyı açtı. Hiç hoşlanmadığı gıcırtı sesi yine kulaklarını tırmalamıştı. Sesi duyduğunda dişlerini sıktı istemsizce. Geçebileceği kadar açmıştı kapıyı. Kapı aralağından süzülerek içeri girdi. Zifiri karanlığa attı kendini. Elleriyle yoklayarak ilerlemeye başladı bulunduğu yerden. Her gittiği yönden tıkırtılar geliyordu. Sakar bir kızdı. Çoğu zaman başına bu yüzden iş alırdı. Eliyle lamba düğmesi arıyordu ama bulamıyordu. Akşam vakti buraya gelmenin iyi bir fikir olmadığını geç de olsa anlamıştı. Uzun bir süre düğmeyi aramakla uğraştıysa da başarılı olamadı. Aramayı bir kenara bırakıp karanlıkta ilerlemeye başladı öylece. Güvende olmak için duvara yakın bir yerde yürüyordu. Parmaklarının ucuyla duvarın yanında olduğunu kontrol ediyordu. Ağır adımlarla nereye gittiğini bilmeden ilerlemek, kalp atışlarının hızlanmasına neden olmuştu. Sessizlikte duyabildiği tek şey kalbinin sesiydi. Kanının akışını hissedebiliyordu adeta. Damarlarından hızla geçtiğini anlayabiliyordu. Önceleri daha yoğun hissediyordu bu duyguyu. Yalnız kaldığında etraftan gelen tıkırtıları duymamak için açardı müziği son ses. Ama yine de o duygu hiç gitmezdi. Yine kalp atışlarını duyardı, gerilirdi. Ne yaparsa yapsın evde yalnız olduğunu bilirdi çünkü. Yalnızlığa yıllar geçtikçe alışsa da bu gerginliğe bir türlü alışamamıştı. Büyükkannesi çok denemişti ama o da başarısız olmuştu, bu heyecanı atmakta. Gözlerini açmış etrafı görmeye çalışıyordu. İlk girdiği zamandan bu yana daha rahat görüyordu. Gittikçe dibe batıyormuş gibi hissediyordu. Her adımda daha çok gömülüyordu karanlığa. Derin derin nefes almaya başlamıştı. Kaybolduğunu anlamıştı artık. Geldiği yöne doğru defalarca yönelmişti ama bulamamıştı bir türlü kapıyı. Karanlığın içinde bir başına dönüp duruyordu. Sabaha kadar burada kalmak istemiyordu, bu boğucu yerde.

    Aniden bir cisme çarptı genç bayan. Yere düştüğünde ortalığı inletmişti adeta. Çok korkmuştu, gelen sese. Oradan uzaklaşmaya çalışarak geriye doğru yürüdü. Hızlı hareket ederek başka bir hataya daha düşmüştü. Kendini birden iki taştan kolun arasında bulmuştu. Ne olduğunu görebilmek için arkasını döndüğünde büyük bir güç onu yere doğru itiyordu. O kadar ağırdı ki ittirmeye fırsatı bile olmamıştı. Kendini birden yerde buldu. Başını tavana doğru çevirmeye kalktığında bir çift gözün ona baktığını gördü. İstemsizce çığlığı bastı genç bayan. Gerçi birinin onu duyması söz konusu değildi. Yine de şansını denemişti. Yerde hareketsizce yatıyordu. O gözlerle tekrar karşı karşıya gelmemek için oynatmıyordu başını da. "Aman ne güzel!" diye haykırdı. Başına bela açmakta oldukça iyiydi, diğer konuların aksine.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Criss A. Grindel
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Criss A. Grindel


Lakap : Time Lord

Tesadüfler. Empty
MesajKonu: Geri: Tesadüfler.   Tesadüfler. Icon_minitimeCuma Eyl. 09, 2011 8:53 pm

"Sana söylüyorum, ses buradan geldi. Daha önce yanıldığımı ne zaman gördün." ses tonu gür olmasına rağmen Criss'in tavrına karşılık bozulduğu ortadaydı. "Ben sadece böyle bir yerde birisinin neden gezeceğini sordum o kadar." derken gerçekleri söylediği açık bir şekilde ortadaydı ve kurt ile aralarında olan bağdan dolayı onun bunu çoktan hissettiğinin farkındaydı. Hem Patiayak eğer ona şuanda yerin yarılıp içerisinden binlerce timsah başlı yılan çıkacağını söylemiş olsa bile ona inanırdı. Criss sadece burada neyin veya kimin dolaşmak isteyeceğini sorgulamıştı o kadar, gerçi bu o kadarda önemli değildi. Kim ne nedenle gelmiş olursa olsun, başının dertte olduğunu duymuştu kurt, en azından çıkan seslerden ve sonrasında kızın ağzından dökülen kelimelerden olayın nasıl bir şekilde sonlandığını kavrayabilmişti. Ve işte bütün o aralarında geçen tartışmanın ardından buradaydılar, bodrum katına inen merdivenlerin önünde bekliyorlardı.

Elinde tuttuğu fenerin içerisinde ki mumda yarı yarıya sönmüştü. Bu fenerle neredeyse iki veya üç saat kadar daha idare edebilirdi. O yüzden mumun sönmesi ve karanlıkta aşağıdan çarpa çarpa yukarıyı bulma düşüncelerini zihninden atabilirdi. Sağ elinde tuttuğu feneri ileriye doğru uzatarak yavaş bir şekilde merdivenlerden inmeye başladı. Bodrum çoğu okulun sahip olduğunun aynısıydı, fazla bakımlı değildi. Hatta öyle ki feneri tuttuğu bazı yerlere ışığın vurmasıyla ufak bir karaltının hızla oradan geçmesi bir oluyordu. Aynı şekilde merdivenlerden inerken elinde istemsizce hareketlenen fenerin ışığı duvarda ki ağları da ortaya çıkartmıştı. Üzerinde herhangi bir örümcek görememiş olmasına rağmen onlarında buralarda bir yerlerde olduğuna adı gibi emindi. Merdivenlerden sonunda tahta zemine adımını attığında bir süredir çıkan o garip ahşap sesinden kurtulduğu için sevinmişti. Işığın gücü fazla olmamasına rağmen merdivenlerden inerken gördüğünden çok daha fazlasını görüyordu artık, etrafında bir sürü üstü tozlu kapalı koli ve kırık dökük masalar vardı.

"İşte orada" dedi ondan çok daha iyi gören ve koku alan Patiayak, Criss'e yol göstermek için. Daha fazla vakit kaybetmeden hızlıca, kurdun gösterdiği yöne doğru tuttu ışığını ve oraya yaklaştıkça ortaya çıkan o görüntü karşısında donup kaldı. Evet, Patiayak'ın söylediklerine inanıyordu ancak böyle bir yerde kesinlikle görmeyi beklemediği türden bir görüntüydü. Öncelikle burada olan kişi bir kızdı ve bunun yanı sıra üzerine bir heykel devrilmişti. Işığı biraz daha yaklaştırıp onun gözlerini ağrıtmaktansa feneri yere koydu ve üzerine yıkılan heykeli kaldırmak için yanına doğru ilerledi. Gerçekten ağır bir heykele benziyordu, Criss'in vücudunun yapılı olmasına rağmen o bile tam olarak bu heykeli kaldırabileceğini düşünmüyordu. Belki belirli bir süre boyunca havaya kaldırabilirdi ve o sırada kız kendisini yana çekerek heykelden kurtulurdu. Ancak tam o sırada aklına diğer insanların hiçbirinde olmayan bir özelliği olduğu düşüncesi gelmişti. "Sadece.. Sen daha anlamadan, seni oradan çıkartmış olacağım." dedi heykeli tuttuğu gibi biraz kaldırdı bu kızın çekilmesi için oldukça rahat bir açıklıktı ama heykel çok ağır olduğundan bir sakatlık çıkmaması adına zamanı durdurdu. Heykeli bırakıp eğilerek kızı kucağına alıp heykelin yanından uzaklaştıklarında duvara sırtını yaslayarak bıraktı. Ondan birkaç adım uzaklaşıp zamanı tekrar başlattı "Biraz geç geldim kusura bakmadın umarım" dedi. Yüzünde oluşan büyük bir tebessümle, "Bu arada, ben Criss. Sanırım senin gibi güzel bir kızın şuanda bahçede oturuyor olması lazımdı. Tabii ki çoğu zaman bende o çirkin yeşil otlar ve pis oksijenle dolu gökyüzü yerine burada dolaşmayı tercih etmişimdir." dedi gülümseyerek. Sadece kızın burada geçirdiği zamana karşılık söyledikleriyle yüzünü güldürmeye çalışıyordu o kadar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Harmonia Belmonte
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Harmonia Belmonte


Nerden : Fıvğansa.
Lakap : Harm de sen. Ben ona sarışın diyorum.

Tesadüfler. Empty
MesajKonu: Geri: Tesadüfler.   Tesadüfler. Icon_minitimeCuma Eyl. 09, 2011 9:38 pm

    Fotoğraflar... Anıların somut haliydi onun için. Belli ki bu ailesi için geçerli değildi. Gider gitmez arkasından bahar temizliğini bile yapmışlardı. İşe fotoğraflarını ortadan kaldırarak başladıklarını düşünüyordu. Bir yandan sıkıntıdan düşünceleriyle boğuşurken, diğer yandan üzerindeki heykelden kurtulma yollarını arıyordu. O kadar sakar olmasına rağmen daha önce böyle bir durumla karşılaşmamıştı. Ne yapacağını da bilemiyordu dolasıyla. Bunu halledebilecek tarzda bir güce sahip değildi. O sadece telepatikti, basit bir telepatik. Dinlemek istemediği kişilere yaklaşmıyordu bile. Yakınları temastan hoşlanmayan biri olduğunu söyleyip dururlardı. Gerçek nedeni akıllarının ucundan bile geçmezdi hiçbir zaman. Sahip olduğu gücü seviyordu yine de. Tabii dokunduğu her kişinin gerçek duygularını öğrenmek bazen sinir bozucu olabiliyordu. Ne de olsa gerçekler acıdır.

    Ufak debelenmeleri sonuç vermiyordu, sonuç hep aynıydı. Bu karanlıkta yalnız olduğu fikri onu iyice telaşlandırıyordu. Nasıl yapacağını bilmese de bir an önce kurtulmak istiyordu buradan. Elini bile hareket ettiremezken hem de. Uzaktan gelen bazı sesler, çırpınmalarını durdu bir an. Seslere odaklandı genç bayan. Henüz duyamıyordu ama orada birilerinin olduğunun farkındaydı. Kafasını o yöne çevirip birilerinin onu bu durumdan kurtarması için dua etti. Gittikçe yaklaşıyordu sesler. Beraberinde gelen ışık ile. Umutlandı genç bayan. Kafasını hafifçe yukarı kaldırarak ışığın geldiği yöne doğru baktı. Bir an önce gelmesi için sabırsızlanıyordu. Şanslı olduğunu düşündü bir an. Tahmin ettiğinden daha kısa bir sürede birileri yardıma gelmişti. En azında o böyle düşünüyordu. Sonunda beklediği kişi gelmişti, bu saçma heykeli üzerinden kaldıracak kişi. Önce o da şaşırmıştı. Hiç böyle bir şey ile karşılaşmayı ummamış gibiydi. Kendini çabucak toparlayarak daha da yaklaştı yabancı. Elindeki feneri yakın bir yere koyarak yanına geldi genç bayanın. Birkaç küçük denemeden sonra heykeli kaldırmaya çalıştı. Başarısız oldu o da. Heykel, bulunduğu yerden kalkmak istemezmiş gibi inat ediyordu sanki. Heykeli daha fazla yerinden oynatmadan geri çekildi yabancı. Vazgeçtiğini sanan genç bayan, biraz tedirgin oldu. Ancak yabancının sözlerini duyunca rahatladı kısa sürede. Ne yapacaktı? Nasıl anlamayacaktı? Belki de bayıltıcı bir gücü vardı. Nasıl olacağını pek de umursamıyordu genç bayan. Kurtulmak istiyordu yalnızca. Yabancıya doğru bakarken bir anda her şey durmuştu. Onun açısından bunu alatmak mümkün değildi. Çünkü zaman durmuştu onun için.

    Tekrar kendine geldiğinde üzerindeki ağırlıktan kurtulduğunu fark etti. Derin bir nefes aldı sarışın. Kurtulduğuna sevinmişti. Karşısındaki yabancıya ne kadar teşekkür etse azdı. Çoğu kişinin aksine nazik biriydi bu yabancı. Sevecen bir tavırla kendini tanıttı. O kadar sıcakkanlıydı ki direkt genç bayanla muhabbet etmeye başlamıştı. Genç adamın onu rahatlatma çabalarına ufak bir tebessümle karşılık verdi. "Aslında bahçeyi en son gezerim." En içten gülümsemesiyle karşısındaki genç adama baktı. İlk başta teşekkür etmesi gerektiğini hatırladı. Yaşadağı olayın etkisiyle saçmalamamıştı. O hep böyleydi. "Beni kurtardığın için çok teşekkür ederim. Daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum. Bu arada Harmonia ben de. Harm da diyebilirsin." Yine kendini tutamadan gülümsemişti genç bayan. Hem o iğrenç heykelden kurtulmuştu hem de yeni bir arkadaş edinmişti. İyi ile kötü bir aradaydı, bir kez daha.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tesadüfler.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir.
»  Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
BODRUM KAT
 :: Depo
-
Buraya geçin: