Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
 Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2. Ynetici2 Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2. Ynetici3 Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2. Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

  Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Phoebe C. Masen
Sobrius | Gui
Sobrius | Gui
Phoebe C. Masen



 Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2. Empty
MesajKonu: Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2.    Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 3:41 pm

Phoebe C. Masen & Maia M. Bennett


    "Bana asla patronluk taslayamazsın Masen." dedi sakince karşısındaki kız. Phoebe'nin yüzündeki küçümseyici gülümseme genişledi. Bu kız, kendisini Phoebe ile eşit mi görüyordu gerçekten. Konuşmak için ağzını açarken, kız herhangi bir şey demesine izin vermeden devam etti. "Şu anda yanımda kendimi savunacak bir şeyim olmayabilir, ama ben de senin kadar güçlüyüm ve bu yüzden bana asla ne yapacağımı söyleyemezsin. Bunu söyleyecek kimim var ki? Senin gece gece ne yaptığın umurumda bile değil Masen, eğer bana patronluk taslamak istiyorsan bunu elinde silahın, arenadayken bunu hakettiğini kanıtlamalısın." Gerçekten onu bu sözleri ile korkutabileceğini mi düşünmüştü? Phoebe savaştan kaçmazdı. Öyle olsun der gibi görünen bir baş sallama işareti yaptı ve sakince ayakkabılarını giymeye başladı. Ayakları artık hissedemeyeceği kadar uyuşmuş durumdaydı. "O zaman yarın arenada görüşürüz Masen. Bu gece iyi uyumanı dilerim, çünkü bu sana oldukça lazım olacak." Arkasını döndü ve Phoebe'yi ona şaşkın bir şekilde bakar halde bıraktı. Bir de onun bulunduğu binadaki insanların zeki olduğunu düşünürdü kız. Maia bunun yalan olduğunun kanıtı gibi gelmişti ona. Gecenin sessizliği, kahkahasının göl boyunca yankılanmasını sağlarken yatakhanesine geri döndü Phoebe. Yarın harika bir gün olacaktı.


Spor ayakkabıları, kumda kaymasını önlemek için sahip olduğu tırtıklı taban ile az çok rahatlatıyordu kızı. Elinde sadece hançeri olmayacaktı. Hançer, kılıca karşı geldiğinde her zaman zayıf bir görüntü oluştururdu insanların gözünde. Ama Phoebe bunun yalan olduğunu düşünüyordu. Doğru kullanıldığında hançer oldukça işe yarayan bir silahtı. Karşısındaki ister mızrak olsun, ister kılıç. Gücü ile birleştirildiği zaman o kızı yere devirmesi kolay olacaktı. Hançeri havaya doğru atıp, geri tutarken arenaya yeni giren kişiye çevirdi bakışlarını. Phoebe ne kadar rahatsa, Maia da o kadar sinirli görünüyordu. Kız birden sakinliğinin gittiğini ve en az onun kadar öfkelendiğini hissetti. Ama öfkelenmesi için bir sebep yokken, istemsiz bir şekilde neden öfkelenmişti ki? Maia'nın yüzünde oluşan gülümsemeye baktı önce, anlaması için birkaç dakika düşünmesi gerekmişti. Öfke düşünmesine engel oluyordu. "Kes şunu Bennett! Daha düelloya başlamadık!" Kızın onun çıkışından hoşlandığını görebiliyordu. Sinirli bir şekilde gözlerini devirdikten sonra hançerine dokundu ve bir an için onu görünmez kılıp, kendisini izleyen Maia'ya gülümsedi. Bu bir bakıma kıza karşı düelloda yapacaklarının işareti gibiydi. Derin bir nefes aldıktan sonra, istemsiz bir şekilde ortaya çıkmış öfkenin yok olduğunu hissetti. O kıza teşekkür etmeyecekti. Sonuçta Phoebe gücünü kullanarak düello başlamadan ona zarar vermeye kalkmamıştı değil mi? Aslında düşünmüyor değildi kız. Yine de gücünü saklaması gerekiyordu. Elinde olmayan bir şekilde süreliydi görünmezliği. Arenada sadece ikisinin ve kendi işleri ile ilgilenen insanların olduğunu görünce gülümsedi. Dövüşürken izleyicilerin olmasından nefret ederdi. Bu onlarla yapacağı dövüşlerde rakiplerinin hamlelerini bilmesi anlamına geliyordu. "Hazırsan başlayalım Bennett." Dedi son bir kez hançeri havada çevirip tuttuktan sonra. Kıza, onun bittiğini gösteren bir ifadeyle baktı. Kızın hazır olduğunu söylemesi üzerine omuz silkti. Hakem yoktu, bu yüzden uygun bir mesafeye ulaştıkları anda başlayacaklardı kavgalarına. Phoebe, içinden adımlarını sayarak ilerledi bir süre. "Şimdi." İçinden geçen bu düşünceyle saydamlaştığını ve ortama uyum sağlayarak görünmez haline büründüğünü hissetti. Hançeri de görünmez bir hal alırken kız koşmaya başladı. Nerede olduğunu tahmin etmeye çalışan Maia'nın kumdaki ayak izlerini fark etmesinden önce ulaşmalıydı ona. Hançerini kaldırdı ve Maia'nın kolunda bir çizik açacak şekilde tuttu. Hamlesi işe yararken, buna sevinemeyecek kadar kısa bir sürede yerde bulmuştu kendini. Beli sanki bir fil üzerinde tepinmiş gibi acıyordu. Maia, kılıcının kabzası ile vurmuş olmalıydı. Kız yeniden görünür hale gelirken ona gözlerinden ateşler saçtığını düşüneceği kadar büyük bir öfkeyle baktı. "O öldü." diye düşündü. "Belki şimdi değil ama arenanın dışında bu yaptığını ona ödeteceğim." Toparlanmak için yaşadığı kısa duraksamadan sonra yeniden saldırıya geçti. Yeniden darbe yemeye niyeti yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://weliveinthemysticalword.tumblr.com/
Faith Tilghman
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Faith Tilghman


Nerden : İtalya'da doğdu, ama hemen sonra ailesi Amerika'ya taşındı.
Lakap : Lakap çıkar mı ki ismimden?

 Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2. Empty
MesajKonu: Geri: Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2.    Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 4:37 pm

    Hayatında bu kadar yoğun bir kahvaltı ettiğini hatırlamıyordu kız. Bütün gece yatağında dönüp stratejisini düşünmüştü. Zekasına en çok ihtiyacı olduğu zamandı bu zaman. Kaybedip de kendini ezdirmeye niyeti yoktu. Kafasında stratejisi tamamen oluştuğunda rahatlıkla uyuya kalmıştı. Sabah kalktığın besleyici bir kahvaltı etmekti ilk adımı. Alabildiği her meyveyi aldı, besleyici liflerle dolu şeyler yedi, yediklerini hazmetmek ve enerjisini pekiştirmek için bahçede yürüdü. Gölün kenarına ulaştığında sadece bir 'hah' çekti. Bu burnu havada kızın burnunu yere sürtecekti. Eğer yapamazsa bile oldukça eğlenceli olacaktı. Savaşmaya cesareti olduğunu herkese göstermiş olacaktı. Odasına geri döndüğünde dolabından kılıcını çıkardı ve bileme taşıyla birkaç kere biledi. Ona en çok ihtiyacı olduğu anlardan biriydi. Kılıcına güvenirdi ve onu asla hayal kırıklığına uğratmayacağından emindi. Ama bu savaşta kılıcından çok kendine güvenmesi gerektiğini biliyordu. Kendine güvenmezse Phoebe'nin hakkından asla gelemezdi. Görünmezlik yeteneği sayesinde Maia'yı kolaylıkla yenebilirdi. Maia bu yeteneğini savaşta etkisiz hale getirecek bir şey düşünüyordu. Filmlerde bazı yöntemleri görmüştü. Üzerine bir şey döktüğünde yeri belli olur. Çıkmayacak bir şey, boya olabilir mesela. Klasik. Ama Maia bir elinde kılıcı, bir elinde boya kutusu çıkageldiğinde oldukça garip karşılanırdı. Buna izin veremezdi. Ayrıca boyayı ne nereden bulacaktı ki? Saçma. Koltukta doğrulup saatine baktı. Geç kalmak istemezdi. Yoksa ona korkak muamelesi yapılabilirdi. Hızla en rahat şeylerini giydi: Rahat bir eşofman takımı, ince bir penye ve rahat spor ayakkabılar. Saçlarını da bağlayıp kılıcını kaptı ve odadan dışarı çıktı. Dün akşamın tersine lisenin koridorları tıklım tıklımdı, hava aydınlıktı, Maia hiç tereddüt etmeden koridorlardan geçti. Bu seferki durağı düello salonuydu. İçeri girdiğinde yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oluştu. Onları izlemek için onlarca öğrenci gelmişti. Çoğunlukla da Phoebe'yi destekleyenlerdi bunlar. Kalanları da sadece birisinin dövülmesini görmek için gelmişti. Maia'yı destekleyen yoktu. Bu Maia'nın moralini bozmadı, bu tepkilere alışıktı. Doğrudan Phoebe'nin gözlerine baktı meydan okurcasına. Harareti düelloda çoğu kişinin tersine ona avantaj sağlardı. Gücünü ve güvenini arttırdığına inanıyordu Maia bunun. Phoebe oldukça sakindi. Onun dikkatini dağıtma hakkı vardı, çünkü Phoebe'nin gücü sayesinde düello adil olmayacaktı. Sakinliğini öfkeye çevirdi binbir zorlukla kız. O kadar zorlanmıştı ki, yüzünden ter damlacıklar akmıştı. Phoebe'nin sinirini görebilmek onun ödülü olmuştu. "Kes şunu Bennett! Daha düelloya başlamadık!" diye parladı Phoebe Maia'ya. Maia tatminle gülümsedi. "Hazırsan başlayalım Bennett." dedi Phoebe kendini tekrar toparlayarak. Hançerini havaya attı ve yakaladı. büyüklenircesine. Maia o görmeden gözlerini yuvarladı. Phoebe gözlerini kısarak Maia'ya meydan okurcasına baktı ve Maia'ya yaklaşmaya başladı. Sonra da herkesin beklediği şey oldu, görünmez oldu. Maia yutkundu, ama endişelendiğini belli etmemeye başladı. Hala Phoebe'nin ayak seslerini duyabiliyordu. O sırada aklına geldi. Ayakları... Odanın tabanı kumla kaplıydı. Ayak izleri de çıkıyordu doğal olarak. Tam yere bakacakken kolunda keskin bir acı hissetti. Phoebe'nin hançeri olmalıydı bu. Sağından gelmişti. Bunu iki saniye içinde düşünüp anında harekete geçmişti Maia. Kılıcının kabzasını o yöne doğru savurdu. Başına gelmiş olmalıydı, bir ses geldi ve Phoebe yerde tekrar görünür oldu. Maia gülümsedi. Phoebe sinirle kıza baktı ve hızla ayağı kalktı. Tekrar görünmez olmaya uğraşmadı, Maia da gücünü kullanmadı. Tamamen adil bir şekilde dövüştüler o andan itibaren. Metalin metale çarpma sesi ve iki kızın solukları dışında başka bir ses duyulmadı uzun bir süre. Diğer öğrenciler ilgisini kaybetmişti, çoğu düello salonunu terketti. İyi, diye düşündü Maia. Onlarsız çok daha iyiyiz.

    Ne kadar zaman geçti bilmiyorlardı, ama ikisi de çok yorulmuştu. Phoebe'nin yüzü çizilmiş, kolu da hareket edemez olmuştu. Maia bir ayağını sürüyordu, üzerinde bir sürü çizikler vardı. İkisi de birbirini paralamıştı ama sonuçta hiçbir şey elde edememişlerdi. Maia kılıcını yanına attı ve yere yığıldı. "Tanrım, iki saattir kavga ediyoruz Phoebe, sonuçta hiçbir şey elde edemedik. Bu kavga ne kadar saçma!" dedi yorgunlukla. Phoebe'nin ne yapacağını kestirememişti, ama başını kaldırdığında onun da yerde olduğunu gördü. Kız iç çekti. "Bunu dediğime inanamıyorum ama... Haklısın. Belki de..." Etrafa baktı, salonda kimsenin kalmadığını görünce rahatladı. "Belki de sana bu kadar patronluk taslamamalıydım, Maia." Maia şaşkınlıkla Phoebe'ye baktı. Ona Maia demişti, buna inanmakta zorlanmıştı kız. "Ben de çok asabi davrandım, üzgünüm. Bu kavgayı sonlandırmaya ne dersin Phoebe? Belki bu kavga yeni bir dostluğun başlangıcı olabilir." dedi Maia umutla. Phoebe dirseğine yaslanıp doğruldu. "Kavgayı bitirmeliyiz evet. Ama yavaş ol Bennett, dost biraz aşırı bir sözcük." dedi kız. Maia omuz silkti, onun için bu da idare ederdi. Zorlanarak ayağı kalktı ve elini Phoebe'ye uzattı. Phoebe'nin yüzünde Maia'nın gerçek bir gülümseme olduğunu düşündüğü bir ifade belirdi ve elini tutup ayağı kalktı. Belki de en yakın dost olamazlardı, ama Maia aralarında sağlam bir arkadaşlık bağının oluştuğunu hissetmişti. Ve Phoebe bundan de mutluydu, onu şaşırtan bir şekilde.

    Rp Bitmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir 2.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
ARENA
 :: Düello Salonu
-
Buraya geçin: