Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir. Ynetici2Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir. Ynetici3Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir. Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Phoebe C. Masen
Sobrius | Gui
Sobrius | Gui
Phoebe C. Masen



Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir. Empty
MesajKonu: Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir.   Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 12:53 am

Phoebe C. Masen & Maia M. Bennett
Nemli toprağın üzerindeki kirlenmiş çıplak ayaklarını izledi. Soğuktan uyuşmuş parmaklarını oynatmaya çalıştı. Uzun ayak tırnaklarının içi, topraktan gelen pisliklerle dolmuştu. Bu da kızın midesinin bulanmasına yetecek kadar iğrenmesine yol açıyordu. Aslında oturduğu ağacın köşesine bıraktığı çoraplarını ve ayakkabılarını giyebilir, donmuş ayaklarının eziyetine son verebilirdi. Ama bunu yapmak istemiyordu kız. Ay ışığı çevresini aydınlatırken istediği zaman sessizce hareket edebilmek istiyordu. Ayakkabılar ona yüktü. Giydiği her şey yüktü. Gücünü kullanmayı seviyordu Phoebe. Rahatlıkla, istediği için kullanmayı seviyordu. Bu yüzden yalnızlığa ihtiyaç duyuyordu. Bencil yapısı, gücünü sadece kendisine saklamak istiyordu. Elinden geldiğince saklamak istiyordu bunu. Oturduğu yerden kalkarken, üzerindeki toprağı silkeledi. İlerleyen yıllar, şımarık yönünün azalmasına sebep olmuştu. Şımarıklık, artık kızın diğer insanların yanında taktığı bir maskesiydi sadece. Gerilmiş kaslarını oynatarak rahatlamaya çalıştı. Kimsenin onu görmediğinden emin olmak istiyordu. Parlayan açık yeşil gözleri bir kez çevresini taradıktan sonra, tamamen saydamlaştığını hissetti. Kıyafetlerinin de onunla birlikte görünmez olmasından oldukça memnun oluyordu. Tek sorun onların on dakika sonra yeniden görünür hale gelecek olmasıydı. Bastığı her adımda yumuşak toprağı hissederken, görünmez haliyle eğlenebileceği insanlar aramaya başladı. Yalnızca on dakikası vardı, bu yüzden acele etmesi gerekiyordu.

    Ağabeyleri ile sohbet konusu açmaya çalışıyor, yolculuk boyunca onu bırakmamış sıkıntıdan kurtulmaya çalışıyordu Phoebe. Kimsenin ona cevap vermeyeceğini anlayana kadar sürdürdü konuşmasını. Dikkate alınmamanın getirdiği öfkeyle kollarını göğsünde kavuşturdu ve somurtarak camdan bakmaya başladı. Onun susmasından dolayı rahatlamış görünen ağabeyleri kendi aralarına konuşurken onları izledi kız. Sonunda konuşuyor olmalarının getirdiği sevinçle birkaç kez daha denedi konuşmayı. Ama işin sonu hep aynıydı. Umursanmıyordu ve sohbete alınmıyordu. Bu sefer ifadesini değiştirerek üzgün bir hal almasını sağladı. O da onlarla konuşmaya o kadar hevesli değildi. Sadece, çıktıkları bu sıkıcı yolculukta vakit geçirecek şeyler yapmak istiyordu. Son model denilebilecek telefonlarından birini çıkartırken ailesinin onların bu davranışına ne diyeceklerini düşünüyordu. Bir süre uzun süredir beklettiği insanlara cevap vererek oyalandıktan sonra, camdan arabanın yavaşladığını belirtircesine daha net görünen manzarayı izlemeye başladı. Benzin istasyonunda olduklarını gösteren kokuyu aldıklarında gülümsedi ve arabadan indi. Bacakları oturmaktan uyuşmuş ve ağrımaya başlamıştı. Babasına banyoya gitmesini söyledikten sonra, birbirlerine bakıp kurnaz bir şekilde gülümseyen kardeşlerine aldırmadan oradan ayrıldı. Çok uzun sürmemişti işi, belki beş, belki on dakika. Ama döndüğünde ailesinin arabasını bulamamıştı. Korkmuştu kız. Ailesi onu bırakıp gitmezdi ki? Telefon ile arayabilirdi onları. Panik yapmaması gerekiyordu. Belki de arabayı başka bir yere çekmişlerdi. Kız panik halinden çıktı ve bir süre derin nefes aldıktan sonra annesinin telefon numarasını tuşladı...

Bir anda duyduğu çığlık çıkmasını sağladı düşüncelerinden. Kaç dakika boyunca düşüncelerine dalmış halde yürümüştü? En az on olmalıydı. Sinirli bir şekilde başını eğdi görüntüsüne bakmak için. Tahmin ettiği gibiydi görünüşü. Kıyafetleri bir vücuda ait olduğunu belli eder bir şekilde kıvrımlarını gösterirken, sanki kendi başlarına hareket ediyorlarmış gibi. "Kahretsin." Diye söylendi bu sefer. Karşısındaki kız, hayalet görmüş gibi bakmaya başlamıştı ona. Başka kimsenin onu fark etmemesi için kızı kolundan tuttu ve ayakkabısını bıraktığı ağaca doğru yöneldi. O kısma doğru yürürken düşüncelere dalmış olmadı, ilk başta yolunu bulmasını zorlaştırsa da, çok geçmeden başladığı yere dönmüştü Phoebe. Yeniden görünür olmaya başlarken bir ağacın arkasına geçti. Birilerinin onu saydamlığını yitirirken izlemesi hoşuna gitmiyordu. O zaman insanlar onun çıplak halini görüyormuş gibi hissediyordu. Hafifçe derin bir nefes aldıktan sonra düşünceli halini geride bıraktı ve yüzüne kendini beğenmiş bir gülümseme yerleştirdi. Ağacın arkasından çıkarken kıza küçümseyici bir bakış atmayı ihmal etmemişti. "Ne o? Görünmez bir kızdan mı korktun yoksa?" Sesinde hafif bir alay seziliyordu Phoebe'nin. Bu alaycı tonun karşısındakinin hoşuna gitmeyeceğinin de farkındaydı az çok. Elini kaldırıp tırnaklarını inceliyormuş gibi yaparken konuşmasına devam etti. Alaycı ton, yerini küçümser ve tehditkar bir tona bırakmıştı. "Her neyse, burada benimle karşılaştığını ve görünmez olduğumu kimseye anlatmayacaksın." Havadaki gerginlik, gözle görülür şekilde artarken, ay ışığının yüzüne vurmasıyla tanıdığı kıza konuşma fırsatı vermeden hızlı bir şekilde yaklaştı ve karşısında dikildi. Yaptığı bir çeşit meydan okuma sayılabilirdi o an için. "Yoksa sonuçları senin için kötü olur Bennett."


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://weliveinthemysticalword.tumblr.com/
Faith Tilghman
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Faith Tilghman


Nerden : İtalya'da doğdu, ama hemen sonra ailesi Amerika'ya taşındı.
Lakap : Lakap çıkar mı ki ismimden?

Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir. Empty
MesajKonu: Geri: Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir.   Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 3:12 pm

    Maia kitabını kapattı. 700 sayfayı aşkın bir kitaptı ama Maia onu bir çırpıda bitirmişti. Sürükleyici bir roman bile değildi, bir klasikti ama Maia sıkıcı kitaplara alışıktı, bitirmesi bir gününü almıştı sadece. Onun okuma hızına dayanabilecek hiçbir kitap yoktu, Maia bundan pek memnun değildi. Okuma lambasını kapattı ve yatağında arkasına yaslandı. Gözleri biraz yorulmuştu evet, ama uykusu yoktu. Kitabını elinde çevirdi. Keşke yanına birkaç tane daha alsaydı. Annesi ve babasının kitap göndermesini bekleyecekti yine. Karanlıkta oturmaktan sıkılmıştı, yatağından kalktı ve penceresinin önüne geldi. Yatılı okumayı hiç istememişti, şimdi odasını çok özlüyordu. Her yer ona yabancıydı, daha arkadaş edinememişti. Çoğunlukla dalga geçilen kız konumunu almıştı bu okulda. Kendini tek bir şeyle avutuyordu. 'Burada bana ucube gibi davranmıyorlar.' diye düşünüyordu. Çünkü burada herkes ucubeydi. Maia normalde insanlara böyle kırıcı sözler söylemeyi sevmezdi ama gerçekten onların bu özellikleri normal değildi. Ucube sözcüğü onun kulağına paranormalden çok daha iyi geliyordu. Manzaraya bakarken bir şey ilgisini çekti. Gölün kenarında siyah bir gölge gördü. Daha da garibi gölge bir süre göründükten sonra kaybolmuştu. Az önce orada olduğuna yemin edebilirdi kız, gözlerine çok güvenirdi. Maia'nın beyni hızla çalışmaya başladı. Bir şeyler yapmak istiyordu, bu gölge de onun dışarı çıkması için harika bir bahane olmuştu. Gerçi bu yasaktı ama yasaklara kim takardı ki? Belki Maia, ama geceleyin esrarengiz bir olayın peşinden gitmesi onu heyecanlandırmıştı, adrenalin yüzünden hiçbir şey düşünemiyordu. Kitabını yatağının üzerine attı ve odadan hızlıca çıktı.

    Karanlık koridorlar ona oldukça korkunç gelmişti, gaipten sesler duymaya bile başlamıştı. Bu yüzden hızla lisenin koridorlarını geçti ve bahçeye açılan kapıdan çıktı. Her şey normal gözüküyordu. Bahçe sessizdi. Gölden arada bir kurbağa vıraklamaları geliyordu. Etrafın sessizliği Maia'nın alıştığı bir şey değildi. Her yerde gürültü duymaya alışmıştı kız. Lisede, evinde, gezdiği yerlerde. Fazla ıssız gözüküyordu her yer, tabii bir de soğuk ve karanlıktı. Maia bir an titredi ve ısınmak için kollarını birbirine doladı. Neden buraya geldiğini unutmamalıydı, o kaybolan gölgeyi bulmak için. Yavaşça etrafta dolanmaya başladı kız. Gölün kenarında görmüştü gölgeyi, bu yüzden göl kenarında dolaşmaya başladı. Tam o sırada karanlıkta birinin onun önünde belirdi. Kız neredeyse çığlık atacaktı. Gecenin ikisinde karşısında yoktan birisi varolmuştu. Kim korkmazdı ki bundan? "Kahretsin." dedi gölge. Maia gözlerini iyice kıstı, gölgeyi tanımaya çalışıyordu. Uzun düz saçlarını ve karanlığı bile delen buz mavisi gözlerini görmüştü. "Ne o? Görünmez bir kızdan mı korktun mu yoksa?" dedi kız. Onun ses tonundan bile kim olduğunu anlamıştı Maia. Şu kendini bilmiş burnu havada Phoebe Masen'dı karşısındaki. Özel yeteneğinin ne olduğunu da anlamıştı şimdi. Demek ki kız görünmez olabiliyordu. Ne kadar harika bir yetenek, diye düşünmekten alamamıştı kendini Maia. Ama bunu Phoebe'ye belli etmedi. Zaten burnu havadaydı, bir de birisi onu överse havasından geçilmez diye tahmin ediyordu Maia. Phoebe Maia'nın konuşmasına izin vermeden devam etti. Sesi kibir doluydu. "Her neyse, burada benimle karşılaştığını ve görünmez olduğumu kimseye anlatmayacaksın. Yoksa sonuçları senin için kötü olur Bennett." Maia ona ateş saçan gözlerle baktı. Her ne kadar onu karanlıkta göremeyeceğini bilse bile. "Bana asla patronluk taslayamazsın Masen." dedi sakince. Kendini bir şey sananlardan inanılmaz nefret ederdi. Hele de kendini bir şey sanacak bir şeyi olmayanların bunu yapmasından. Phoebe'nin herhangi bir şey demesine izin vermeden devam etti. "Şu anda yanımda kendimi savunacak bir şeyim olmayabilir, ama ben de senin kadar güçlüyüm ve bu yüzden bana asla ne yapacağımı söyleyemezsin. Bunu söyleyecek kimim var ki? Senin gece gece ne yaptığın umurumda bile değil Masen, eğer bana patronluk taslamak istiyorsan bunu elinde silahın, arenadayken bunu hakettiğini kanıtlamalısın." Phoebe geri adım atacak gibi görünmüyordu. Öyle olsun der gibi görünen bir baş sallama işareti yaptı ve sakince ayakkabılarını giymeye başladı. Maia omuz silkti. "O zaman yarın arenada görüşürüz Masen. Bu gece iyi uyumanı dilerim, çünkü bu sana oldukça lazım olacak." Arkasını döndü ve gece macerasının berbat olduğunu düşünerek odasına doğru yol aldı.
    Rp arenada devam edecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ufak tesadüfler büyük tartışmalara yol açabilir.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
BAHÇE
 :: Yapay Göl
-
Buraya geçin: