Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
*~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~* Ynetici2*~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~* Ynetici3*~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~* Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 *~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~*

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Acenath E. O'morose
Naturalis | Tiro
Naturalis | Tiro
Acenath E. O'morose


Nerden : Kökeni Mısır'a dayanıyor ama Londra'da doğmuş, büyümüş. ^^
Lakap : Ace veya E. (Aslında ismimi söyleyebilirsin yani bakma bana öyle.)

*~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~* Empty
MesajKonu: *~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~*   *~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~* Icon_minitimePaz Eyl. 11, 2011 6:28 pm

Acenath E. O’morose
6. Yolun bodrum katına düşsün. Başına gelen bir olayı anlat.
Yer; Okul Bodrumu.
Kişiler; Sen, isteğe bağlı bir arkadaşın.

İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.

“Hayatımın üç temel taşı da sana bahşedildi. Bundan sonra hayatın ellerinde… Yeni kapılar sana doğru aralandı küçüğüm. Yeni hayatın sana tüm güzellikleri getirsin. Uğurlar olsun yeni hayatında.”

"Yeni hayatında dikkatli ol Acenath. Güzel yavrum. Üzüntülerin son bulsun. Emin ol, her zaman yanındayım. Kendini geliştir. Sen seçilmiş birisin. Kıymetini bil. Öğretimi unutma."

”Büyükanne, büyükanne… Beni bırakma, beniii, bı… Büyükanneeeeeee! BÜYÜKANNEEEEE! .”

Bağırarak uyanmıştı. Ter içinde kalmıştı. Hala rüyanın etkisindeydi ve çok korkmuştu. Üç temel taş, büyükannesi, ailesi… Hiç aklından çıkmıyordu gecelerdir. Daha yeni geldiği okula alışması çok zordu onun için. Bu kadar bağlandığı her şeyi bırakamıyordu. Hem de hiç bırakamıyordu. Bu sesle ruh hayvanı bile irkilmiş, hem keskin hem de meraklı bakışlarla ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Neyse ki uyandığından kendine gelmiş ve biraz daha sakinleşebilmişti.

Havada o kadar çok nem vardı ki hareket etmese bile terliyor, vücudundan akan her damla üstündeki bluzu ıslatıyordu. Hemen üstündekileri değiştirmek ve terini silmek için dolabına yöneldi. Kâğıt havlu ile bütün terini aldı ve üstündeki pijamaları değiştirip, çok sevdiği basketçi şortunu ve beyaz t-shirtünü üstüne geçirdi. Tam rahatladığını hissetmişken uykusunun kaçtığını fark etti. Uykusu kaçtığına göre uyumasının da pek bir anlamı yoktu. Yatakta sağa sola dönmekten başka yapacağı bir şey de yoktu yattığı zaman. Can sıkıntısını giderecek bir uğraş bulmalıydı. “Hadi gel bakalım ruh hayvanım.” diyerek ruh hayvanının da uykusunu kaçırmıştı. Ne de olsa o da onunla beraber gelmeliydi ama kartal mızmızlanıyordu. Gelmek istemediği belliydi ama ondan çok da ayrı kalamazdı ruhu. Dolabından fenerini ve pillerini bulup, fenerin içine takmıştı pilleri. Aslında en aydınlık yatakhanede bulunmasına rağmen yine de karanlıkta görmesi mümkün değildi. Yavaşça kapıya doğru yöneldi ve yavaşça kapıyı açtı. Kapının gıcırdama sesinden hiç de hoşlanmamıştı. Birileri bu kapının gıcırdama olayını halletmeliydi. Neyse ki kimseyi uyandırmadan çıkabilmişti. Onları huzursuz etmek, uykularından olmalarına neden olmak istemezdi. Yavaş adımlarla geziyordu koridorlarda. Sanki sabah sabah okulda gezme işini yapamazmış gibi bir de karanlıkta, içindeki his onu bu gece gezmeye itiyor, o da buna uyuyordu.

Elindeki feneri sıkıca tutuyor, yavaş yavaş ilerliyordu. Okulun aşağı katlarına doğru iniyordu. Ortalıkta gözüken kimse de yoktu. Bodrum katına geldiğinde buranın yukarılardan daha karanlık olduğunun farkına varmıştı. Gözüne bir oda takılmıştı. Oraya doğru ilerledi. Kapının yanındaki tabelada kocaman harflerle “DEPO” yazıyordu. Bu tarz alanlara öğrencilerin girmesi, nerdeyse yasaktı ama ortalıkta kimse yoktu ve Acenath içeridekileri masumane bir merakla görmeyi istiyordu. Kapıyı yavaşça araladı ve içeri girdi. Kapının açılması ile birkaç böcek kendini dışarı atarmışçasına odadan dışarı çıktı. “Zavallı hayvancıklar, demek ki kaçmak için neden arıyorlardı.” dedi. İçerideki malzemelere baktığında aslında burada eskiden kalma izlerin bulunduğu aşikârdı. Kim bilir buradan ne öğrenciler geçmişti. Okulla ilgili eski anıları başkaları konuşurken kulak misafiri olarak dinlemişti. Eski sıralar, masalar, sandalyeler, dosyalar… Belki üç gün burada kalsa çıkmak istemeyeceği, eşyaları karıştırmak istediği bir ortamdı burası. Fenerle ışık tuttuğu her eşyanın üstünde değişik anılar vardı. Kiminde sıraya kazanmış sözcükler, kiminde aşk sözcükleri, hatta üst üste yığılmış sıralardan birinin kenarında bir aşk mektubu bile vardı. Eski tahtalar, kullanılmış eşyalar ve neler neler… Burası ona cidden sıkıldığı zamanlarda sık sık kaçmak isteyeceği bir yerdi. Küçükken evin çatı katında saklandığı gibi şimdi de burada saklanmak istiyordu. Ama kartalı böyle düşünmüyor ve sıkıntısını sürekli etrafında tur atarak gösteriyordu. “Hadi artııık, yatakhaneye dönelim, yakalanacağız.” Acenath ise inadına dinlemek istemiyordu onu. Gitmek istemiyordu ama ruh hayvanı da haklıydı. “Peki, birazdan dönüyoruz oraya.” Acenath tam gitmek için hareketlenmişti ki birkaç kişinin ayak sesini duydu. Hemen bir köşeye saklanıverdi ve ayak seslerinin kesilmesini bekledi. Nihayetinde kesilmişti. Ayağa dikildiği anda fark etmeden bir saksıyı devirdi. “Ah hadi ama bütün aksiliklerde beni mi buluyor gecenin bu vaktinde?” Gecenin bu vaktinde dolaşması çok normalmiş gibi bunu söylemesi garip gelmişti ona. O da ne saçmaladığının farkına anca varmıştı. Fakat burada saksının ne işi vardı? Onun iyi bakılması için güneş gören bit yerde, yeterince su alması gerekiyordu. Ona kıyamamıştı, belki kurtarılabilir ümidiyle onu tekrardan ekmeye çalışmıştı. Fakat toprak susuz, bitkinin yaprakları kurumaya yüz tutmuş ve ezilmişti. Ona tekrardan hayat veremeyeceğini anladığında üzülmüştü. Onunla da bir bağ kurmuş olması ayrılamamasına temel sebepti. En azından onu toparlayıp, kaldırabilmenin verdiği huzurla biraz mutlu olabilmişti. Odadan çıkmak için ayağa kalkmış fakat gözü hala çiçekte kamıştı. Fenerin ışığı ile ona son bir defa bakmış ve odadan ayrılmıştı. Aklı hala ondaydı, ta ki vücudunda tepkimeler baş gösterinceye kadar. Yatakhaneye çıkarken deli gibi kaşınıyor ve kaşındığı her yerde kızarıklıklar, yaralar oluşuyordu. “Nerden çıktı şimdi bu kaşıntı?” diyerek söyleniyordu. Bir an duraksadı ve kollarına baktı. Başka yerde değildi kaşıntı, kollarında ve ellerindeydi. Nerden geliyordu bu kaşıntı ona? Bu kadar huzursuz olmamıştı hiçbir zaman. Hızlıca yatakhanenin kapısını açtı ve yatakhanedeki tuvalete doğru koşup, kolunu soğuk suya soktu. Sanki kolu donmuş gibi şoklanmıştı suyun altında. Ama kaşıntısına iyi geldiğinden bunu düşünmüyordu bile. Yatağın üzerinde bağdaş kurup bu kaşıntının neye karşı alerjik bir tepki olduğunu düşündü? Bugün garip bir şey olmamıştı onun için. Yoksa? Evet, o çiçeğe dokunduktan sonra kaşıntısı başlamıştı. O çiçek zehirli miydi kestiremiyordu. Hemen dolabına koştu ve ona büyükannesinden kalan bitkiler kitabını açtı. Sayfaları çevirdi ve aradığı sayfaya ulaştı. Tabi! Bu bitki ısırgan otuydu. Ve zehir değil ama kaşınmak isteyene birebirdi. İyi ki suya sokmuştu kolunu. Tedavisi için önemliydi bu. Sadece birkaç gün kaşıntısı devam edecekti. Belki iyileştirici bir kremle de etkisini geçirebilirdi.

“Kaşındım, gece gece gezmeye çıkınca baya bir kaşınmış oldum hem de. Isırgan otu da bunun sağlayıcısı oldu. Ama neymiş, insanın başına ne gelirse hep meraktan gelirmiş.” dedi içinden. Kartalı ise ona anlamlı bir şekilde bakıyor ve bazı şeylerin farkına vardığı için onunla beraber rahatlıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
*~İnsanın Başına Ne Gelirse Meraktan Gelir.~*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bazen yetenekler, başına bela açabilir.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
BODRUM KAT
 :: Depo
-
Buraya geçin: