Bu haftayı baştan aşağı anılarına ayırmıştı. Pek iyi anısı yoktu. Ancak bu anılarına hayatını borçluydu. Parasını, işini, yuvasını, -iğrençte olsa- yediği yemekleri anılarına borçluydu. Hepsinin kendisinde farklı hatırası vardı.
Londra... Kendisi için en farklı hayatı sunan şehir. Kolay mı? Özel yeteneğini burada keşfetti. Sahneye çıktığı ilk anda güzelliğiyle yeterince büyülemişti zaten. Dans etmeye başladığı anda bütün erkekler ona bakakalmışlardı. Hatta bazıları sahne önüne çöküp, birbirlerini ezmeye başlamışlardı. Dans bitiminde masasına oturduğunda ise ısmarlanan içkilerden masasının üzerinde yer kalmamıştı. Sonra onlara ne mi oldu? Hepsi Care'yi gece evine bırakmak için yarışa girdi ancak bir evi yoktu. Barda yatıp kalkıyordu ve bütün ilginin üzerinde olduğu bir anda bunu söyleyemezdi. Teklifin birini kabul ediyor ve kendi evi yerine onun evine gidiyordu. Hem eğleniyor hem de para kazanıyordu.
Londraya geldiğinde ilk işi sahibi eski sevgilisi olan ve önceden çalıştığı bara gelmek oldu. Kapıdan içeriye adımını attığında sigara ve alkol kokularının karışmasıyla oluşan hava tabakasını içine çekti. İlerlemeye ve sahenin arkasındaki odaya doğru yürümeye başladı. Kapıyı çalmadan açtı ve içerde, aynı masada, aynı kişi oturuyordu. Kollarını gelip, sarılması için açtı ve 'Ah Alex. Seni öyle özledim ki?' Alex sandalyesinden kalktı ve Care'nin açık olan kollarını sıkıca sarıp havada döndürdü. Kafasını boynuna yasladı ve küçük bir öpücük kondurdu. 'Seni buralara hangi rüzgar attı Sun?' Zaten farklı bir tepki verseydi şaşardı. Bütün kızlara sıcak kanlıydı hep Alex. Kumral teni ve renkli gözleriyle insanı büyülerdi. Kaslarından hiç bahsedilmiyordu bile. Çünkü o kadar muazzamlardıki anlatacak kelime bulunamıyordu. 'Anıları yaadetmeye geldim. Son bir dansa izin var mı?' O kadar sevimli söylemişti ki. Reddetmek mümkün değildi. Bakışlarındaki ateşli ifadeler zaten asla hayır dedirtemezdi. 'Bu da soru mu? Sahne senindir Sun.' İşte beklediği cevap buydu. İki elini Alex'in yüzünün kenarlarına koydu ve dudağından sıkıca öptü. Bu bir teşekkürler öpücüğüydü. Gülerek ve koşarak odadan çıktı ve DJ'ye el salladı. Işıklar söndü ve sahneye sadece bir beyaz ışık yakıldı. Direği yine kendi yerindeydi. Elini direğine sürterek etrafında bir tur döndü ve çalan şarkı işte tam uygun olanıydı. Ve işte gösteri başlasın. Erkeklerin dikkatini hemen çekti. Ah bu erkekler. Hepsi aynıydı. yanlarında sevgilileri, eşleri varken bilr dikkatlerini başka kadınlara çevirebiliyorlardı. Yine aynı şey. Sahne önünde biriken kademe kademe erkekler. Hepsine alaycı bir gülümseme attı. Bu gece farklı olan tek şey onların evine gitmeyecekti.