Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
*~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~* Ynetici2*~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~* Ynetici3*~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~* Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 *~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~*

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Acenath E. O'morose
Naturalis | Tiro
Naturalis | Tiro
Acenath E. O'morose


Nerden : Kökeni Mısır'a dayanıyor ama Londra'da doğmuş, büyümüş. ^^
Lakap : Ace veya E. (Aslında ismimi söyleyebilirsin yani bakma bana öyle.)

*~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~* Empty
MesajKonu: *~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~*   *~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~* Icon_minitimeÇarş. Eyl. 14, 2011 8:56 pm

8.Aileni ziyaret et.
Yer; Ailenin yaşadığı ülke veya şehir. { Londra }
Kişiler; Yalnızca sen.

Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara…

Koskoca bir hafta sonu bahşedilir bütün öğrencilere. Kendilerini yeni haftalara hazırlamaları, geçirdikleri haftaların yüklerini üstlerinden atmaları ve sayılmayan birçok sebepten… Bütün öğrenciler için iyidir hafta sonu. Hele de öğrencinin hafta sonun kendisine ait olduğunu bilmesi güzel duygudur. Ama bu hafta sonu bazılarımız için öyle olmayabilir de. Belki de yüzleşmeleri gerekenler olacaktı.

Acenath bir haftada dersler, yetiştirmesi gerekenler derken oldukça bitkin bir halde idi. Hafta sonu son ders zilinin çalmasından sonra bütün okulda duyulan gırgır şamata sesleri ve deli gibi çığlık atanlar hafta sonunun geldiğinin kesin göstergesiydi. Normal zamanda da kalabalık olan koridorlar bugün sanki tıka basa dolu ve insanlar bahçeye akın ediyorlardı. Kimi çeşitli yerlere gezmeye gidiyor, kimi eğlenmenin yollarını arıyor, kimi ise hafta sonunun verdiği huzurun keyfini çıkartıyordu. Acenath’da keyfini çıkarmayı tercih edenlerdendi. Hak ettiğine inanıyordu en azından. İnsanlarını sevincini birbirine bulaştırması sayesinde koca bir tebessüm ve içindeki kıpır kıpır neşe hareketlenmişti. Yatakhaneye eşyalarını bırakmak için gitmeye karar verdi. Tabi bu sırada yastık kavgası yapanlar, çeşitli şekilde eğlenirlerken geçmek de kolay olmuyordu. Yatakhaneye ulaştığında çantasını yere atarak yatağa uzandı ve bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için gözlerini kapayıp kendine gelmek için dinlendi. Bütün bir hafta sonunu boş geçirmek istemiyordu. Ama dışarıda gezip tozabileceği güvendiği bir arkadaşı da yoktu. Kendisi istemese de şartlar onu hafta sonunda okulda kalmaya itiyordu. Bu özgürleşebilen yapısına hiç mi hiç uymuyordu. O da herkes gibi gezip tozmak istiyordu. Herkesin bir yerlere gidebileceği gibi o da gidebilirdi bir yerlere ve aklına bir yer gelmişti. Doğup, büyüdüğü, kendisini huzurlu hissedebildiği tek yerdi Londra. Londra onun eviydi, başka hiçbir şey yerine geçemezdi. Ailesine gitmeye karar vermişti. Ama yüzleşebileceği gerçeklerden, en son bıraktığı yerden devam etmek cesaret gerektiriyordu ona. Ama kararlıydı, gidecekti. Ailesini özlemiş, büyükannesini özlemiş, yaşadığı yeri özlemişti. Hemen yatağından kalktı ve ufak bavulunu yatağın altından çıkardı. Dolabından bir iki tane kıyafet çıkardı ve bavuluna ihtiyaç duyabileceği eşyaları hazırladı. Eksik bir şey olmaması için dikkat etti. İşi bittiğinde kendisi de rahatlamıştı. Artık yolculuğa hazırlanması için dinlenmesi gerekiyordu. Yatağına uzandı ve yarının hayallerini kurmaya başladı.

1 gün sonra…

Her geçtiği sokak, her gördüğü dükkân eskileri hatırlatmaktan başka işe yaramıyordu. Zaten bunun için burada değil miydi? Burada yaşadığı günler hiç aklından çıkmıyordu ki. Şimdi yaralarını deşercesine bu sokakta dolaşıyordu. Kendi evinin sokağına gelmiş, insanlarını tanır olmuştu. Birkaç ev ötede bir geçmiş vardı karşısında. Onunla yüzleşmeye gidiyordu aslında. Kapı zilini çalarken tereddütte kalmış ve bir an duraksamıştı. Her şey aynı düzendeydi ilk görünüşte. Sadece odasının penceresindeki koyu kumaş dikkatini çekmişti. Demek Acenath aydınlığa doğru gideceğini hissederken, odası tamamen karalara bürünmüş perdeler ise ağlıyordu. Zile bastı. Aynı şekilde öten kuş sesindeki zil sesi onu güldürmüştü bu sefer. Çok seviyordu bu zil sesini. Kapının açıldığının sesi duyuldu. Daha sonra ise iki farklı ses… Bir anne ve kızın birbirlerini özlediklerinin sesiydi bu. Ailesinin onu bu kadar özlediğini tahmin etmemişti. Ama özlediklerini öğrendiği için mutluydu şimdi. Demek ki Acenath onlar için yüzlerine vurulmamış, içlerinde var olan bir gerçekti. Şimdi kalbinde kelebekler uçuşuyordu. Daha da sıkıca bağlanabiliyordu onlara. Bu gerçek hiç dile gelmiyordu fakat bunun olduğunun farkındaydı o. Bütün günü onlarla beraber geçirebilirdi. Yarın döneceği fikrini hatırlamak bile istemiyordu aslında. Belki de gidişi değiştirmişti birçok şeyi. Gidişler götürmüştü kötü duyguları. Kaybedince kıymetinin anlaşılması durumu her seferinde tekerrür ediyordu ve bu sefer de haklı çıkarak kendini belli etmişti. Annesi; “Seni çok özledik kızım.” Diyerek sarmalıyordu onu kendine. Babası; “İyi ki buradasın, sen gittikten sonra anlamı kalmadı hiçbir şeyin.” Sözü ile bir kez daha sevinci belli ediyordu. Acenath’a zamanında ne kadar kötü davranışlar sergileyip, kendi dertlerinden ilgilenemezlerken şimdi her şey tepetaklak olmuş ve bütün kötüleri unutmuştu. Onlar sonuçta anne ve babasıydı. Onları her türlü çok seviyordu ve değişmeyecek bir gerçekti bu.

Bugünü değerlendirmek, dolu dolu geçirebilmek için önce büyükannesinin mezarına gitmişlerdi. Özlemlerini giderebilmeyi o kadar isterdi ki ölmeseydi. Onun dinlediğini bilir gibi bütün güzellikleri anlatıyordu ona. Hem kendisi kuş gibi hafifliyor, hem de büyükannesinin mutlu olduğunu görmesini istiyordu. Sonra tekrardan eve döndüler. Annesi onlara yemek hazırladı ve güzelce sohbet edip yemeklerini yediler. Ailesinden 1 saat izin istedi Acenath. Geride bıraktığı son yer olan ormana gitmek istiyordu. Oraya doğru gitmek için hazırlandı ve evden çıktı. Oraya vardığında bu ortamı özlediğini hatırladı. İçi içine sığmıyorcasına haykırdı. “SONUNDA ARADIĞIM HUZURA KAVUŞTUM. ARTIK MUTLUYUM, MUTLUYUM. BUNU SİZDE DUYUN. HERKES DUYSUN.” Sonunda rahatlayabilmişti. Özlediği toprakta gezmeye başladı, gezdi, buraların eşsiz olduğunu bir kez daha hatırladı. Eve dönmek için hazırlandı ve dönüş yoluna gitmeye başladı. Eve vardığında buraları bırakmak istemeyeceğini düşünüyordu ama gitmeliydi. Sadece dönüş yolu için bir yarım saati vardı ve onu da dolu dolu geçirmek istiyordu. Annesi ve babasını yanına aldı ve “Sizi çok ama çok seviyorum. Benim için sevinin. Ben artık yepyeni bir hayata başladım. Burada da hayatımı sürdüreceğim ve siz hep benim yanımda olacaksınız, kalbimde. Artık kötü her şey geçmişte kaldı.”

1 saat sonra…
İyi ki gelmişti buralara. Karşılaşmaya korktuğu manzaradan sevinçle dönüyordu aslında. Biraz da buruk... Yüzleşmişti güzelliklerle. Hem de kıymeti bilinmiş güzelliklerle. Şimdi içi rahat bırakıyordu şehrini, biraz da özlem ile. Ama ne fark ederdi ki? Yine gelirdi buralara, yine kavuşurdu onu burada bekleyen güzelliklerle. Şimdi dönüş yolundaydı, onu kucaklayan okuluna geri dönüyordu. Gözlerini kapadı ve güzel hayallere daldı Acenath.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
*~Geriye Dönüşten Güzelleşen Duygulara~*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Dünya Başkentleri :: 
LONDRA
-
Buraya geçin: