Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
*~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~* Ynetici2*~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~* Ynetici3*~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~* Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 *~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~*

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Acenath E. O'morose
Naturalis | Tiro
Naturalis | Tiro
Acenath E. O'morose


Nerden : Kökeni Mısır'a dayanıyor ama Londra'da doğmuş, büyümüş. ^^
Lakap : Ace veya E. (Aslında ismimi söyleyebilirsin yani bakma bana öyle.)

*~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~* Empty
MesajKonu: *~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~*   *~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~* Icon_minitimeSalı Eyl. 13, 2011 8:50 pm

4.Yetenek Geliştirme dersine gir.
Yer; Yetenek Geliştirme Dersliği.
Kişiler; Yalnızca sen.

Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.

Güne güzel başlamak her zaman iyidir. İşte o günlerden birine uyandığını hissediyordu Acenath. Okula özellikle yatakhanesine alışabilmek için çok çaba sarf ediyor ve karşılığını yavaş yavaş da olsa alıyordu. Aslında mutlu olabildiği ortamdaydı. Hayal ettiği bir yerdeydi. Ama alışkanlıkları, bağlandıkları onu yine de bırakmıyordu. Fakat bugün bunları düşünebilecek kadar bomboş bir zihne sahip değildi. Bugün artık okulda benliğinin tekrardan hayata başladığı bir gündü.

Güneş kendini pencereden en güzel şekilde parıldayarak hissettiriyor, ilk parıldamalar Acenath’ın yüzüne vuruyordu. Alışkanlık olarak edindiği erken kalkma huyu işine yaramıyor değildi. Güne erken ve zinde başlamanın getirdiklerinden yararlanmak o kadar güzel geliyordu ki. Ama bugünde belki de yatakta biraz keyif yapmak hiç de fena olmazdı. Tabi okulun kurallarına karşı gelmediği sürece… Ama keyif fikrinden vazgeçti. Uyumadıktan sonra keyif yapmanın manası yoktu. Günden yararlanmak onun için daha güzel olurdu. Yatağında oturur pozisyona geçti ve birden ayağa dikildi. Uykusuzdu ama yine de bir kere uyandı mı uyuması onun için zor oluyordu. Önce yüzünü yıkamaya, sonra da üstündeki pijamaları değiştirmeye karar verdi ve dediği gibi de yaptı. Yüzüne çarptığı soğuk sular onu o uykusuz halinden kendine getirebilmişti. Hemen karşısında bulunan dolaba doğru yöneldi ve kıyafetlerini incelemeye başladı. Bugün canı güzel giyinmek istemiyor, salaş bir şeylerle günü geçiştirmek istiyordu. Dolabındaki beyaz sporcu atletini ve onun üstüne ise yeşil üzerine siyah renk ile işlenmiş çizgili gömleğini düğmelerini iliklemeden giymişti. Altına ise hafif dar kesimli ve üzerinde cepleri bulunan siyah bir pantolon giymişti. Bileğine ise saatini ve siyah renkteki fularını bağlamıştı. Ayakkabılarını giymeden önce kendi mıntıkasını toparlaması ve çantasını hazırlaması gerekiyordu. Ayağındaki tavşan terliklerin komikliğine fazla da bakmadan yatağını toparladı ve çıkardığı pijamaları toparlayıp yatağının kenarına koydu. Aslında toparlanması bu kadar kolaydı ve hemen halledivermişti. Bir sandalye çekip pencerenin önüne oturdu ve etrafı setretmeye başladı. Bulutsuz bir gün, parıldayan bir güneş ve yeşillikler. Aşağıdaki bahçede birkaç kişi dışında kimse yoktu. Ne de olsa saat erkendi. Herkes onun kadar erken kalkmıyordu. Aşağının sakinliğinden yararlanmak istiyordu. Yatakhaneden dışarı olan hayata erken başlayabilirdi bugün. Hemen dolabına dönüp sırt çantasını çıkardı ve okul eşyalarını ve cep telefonu gibi özel eşyalarını çantasına doldurdu ve çapraz olarak sırtına astı. Ayakkabılarını değiştirme işlemini şimdi yapabilirdi. Terliklerini çıkarıp yatağın altına düzgünce koydu ve beyaz spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Eksik bir şey kaldı mı diyerek etrafı kontrol etti ve emin olduktan sonra dışarıdaki hayata adımını attı.
Sonbaharda olmalarına rağmen hava yine de sıcaktı. Belki biraz gölge, serinlik rüzgâr olsa ne güzel olurdu. Canı bahçeye inmek istiyor, etrafı keşfetmeye çalışıyordu. Koskocaman olan bahçede kendini bile kaybedebilirdi beklide. En çok da seraların ve botanik dersliğinin olduğu bölümü merak ediyordu. Ama oraya girerse çıkamayacağını biliyordu ve o kadar da vakti yoktu. Hem bugün ilk defa sosyalleşebileceği, okulda iş görebileceğini hissettiği bir gündü. Bugün ilk defa okulda derslere girecekti. İlk dersi ise Yetenek Geliştirme Dersi idi. Dersi, profesörü, sınıfa gelecek olanları çok merak ediyordu. Daha vakit olmasına rağmen erkenden ikinci kattaki dersliğe doğru ilerlemeye başladı. Nerdeyse çoğu kişi derslerden kaçarken, o derse bir an önce varmayı o kadar çok istiyordu ki. Koşa koşa çıktığı merdivenlerden nefes nefese kaldığı için nefes alabilmek adına ellerine dizlerine koyarak eğildi ve nefes almaya çalıştı. Büyük camın önünde bulunan koltuklara oturduktan sonra ancak nefes alışı düzelebilmişti. Büyük camın hâkim olabildiği kocaman manzara izlenmeye değerdi. Yavaş yavaş doluşan büyük salon, camın önünde muhabbet edenler, merdivenlerden inip çıkanlar canlanmanın işaretiydi ve sessizlikle etrafı incelemek en güzeli olarak görünüyordu Acenath’a . Bütün gün etrafı seyretse sıkılmayabilirdi de.

Dersin başlamasına sadece 15 dakika vardı ve sınıfta güzel bir yer kapabilmek için sınıfa doğru yönelmişti. Sınıfa girdiğinde ihtişamı görmesi onu kendinden geçirmişti. Etrafındaki kimseyi görmüyordu. Geri geri yürüdüğü bir anda birine çarptığını hissetti. “Çok özür dilerim, çok çok özür dilerim. İstemeden oldu. Affedin beni lütfen.” Demişti. Çaptığı adam ise “Önemli değil küçük hanım. Bir problem yok.” Demişti. İkisi de aşağı eğilip dağılan notları toparlamaya çalıştılar. Adam ise “Teşekkür ederim.” Diyerek oradan ayrıldı. Bu adam kadar büyük bir öğrenci olacağını tahmin edemiyordu ama çok da anormal bir durum değildi. Neden olmasın dı ki?

Bunları düşünmekten vazgeçip sınıfın en güzel köşesi olan pencere kenarındaki sırayı kaptı. Bugünkü manzara keyfi ve isteği hiç bitmeyecek gibiydi. Sınıf ise yavaş yavaş doluşmaya başlıyordu. Her takımdan, değişik özelliklerde, değişik yeteneklere sahip olan insanlar aynı amaç adına burada bulunuyorlardı. Yeteneklerini geliştirebilmek… Vakit insanın kendini geliştirme vaktiydi. Dışarı baktığı anda bir sessizlik oldu ve tek ses duyuldu. “Merhaba yeni başlamışlar, merhaba çaylaklar, merhaba yeni doğmuş bebekler. Artık uyanın, ayılın, konuşmaları kesin ve derste olduğunuzu hatırlayın. Sadece bana odaklanın. Bu dersten bir şeyler öğrenmek ve geçmek zorundasınız. En iyi olabilmenin yolu bu dersten, bu ders içinden benden geçmek zorundasınız.” Bu ses hiç yabancı gelmiyordu Acenath’a. Kafasını çevirdiğinde o adamın profesör olduğunu gördü. “Aman Tanrım, ben ne yaptım? Daha ilk günden profesöre çarp… Aman Tanrım.” Bu kadar utanabileceğini tahmin etmiyor, profesörle karşılaşmaktan çekiniyordu. “Evet, herkes beni tanımak istiyor olabilir ama sorun bakalım ben kendimi tanıtmak istiyor muyum? Hayır. O zaman ne olacak? Bana Profesör diyeceksiniz bu yeterlidir bence. Sizce peki? Ama vazgeçtim, bu derste kararları ben veririm.” Aslında ne kadar ukalaca konuşmasını duymasına rağmen eğlenceli bir konuşma yaptığına inanıyordu profesörün. Kendi dâhil herkesi yerin dibine sokabilirdi ama profesörden bir şeyler öğrenebileceği kesindi. Ve bu derslerin eğlenceli olacağını tahmin edebiliyordu. “Evet, belki sizde beni tanımak istemiyor, hatta öne çıkmamak için sebebiniz bile olabilir ama bu ders ben sizi tanımak istiyorum ve ilk öğrencimi de gözüme kestirdim galiba. Siz cam kenarında, en önde oturan, sakar bayan… Sizi sahnemize alalım ister misiniz? Tabii ki istersiniz.” “Ah nerden buldu beni bu adam diyordu” içinden Acenath. “Evet, küçük hanım, hem bana hem de sınıfa biraz kendinizi tanıtın. Yalnız dikkatli olun, bir sakarlık daha yapmanızı istemeyiz değil mi?” Evet bütün sınıfa rezil olmak için bu yöntem birebir olabilirdi ve olmuştu da. Ama işi biraz iyi tarafına vurmak için “Ben, ben Acenath… Acenath Embry O’morose. 17 yaşındayım. Bu okula eğitimimi görebilmek, kendimi geliştirebilmek için geldim. Ve şu anda sizin dersinizden bir şeyler öğrenmek için bu sınıftayım.” Profesör tavırlarından hoşnut kalmıştı. “Peki, bize yeteneğinizden bahseder misiniz Bayan O’morose?” Acenath profesörün tutumu karşısında baya rahatlamıştı ama her an farklı bir durumla karşılaşabileceğinin farkındaydı. “Ben bitkilerle iletişim kurabiliyorum efendim. Onları anlamaya çalışıyorum. Şu anda sadece birkaç değişik dilde sözcükler duyabiliyorum ama onlarla iletişim kurabildiğimi anlayabiliyorum.” Profesör Acenath’ın daha da sıkılıp utanmaması için onu serbest bıraktı ve “Anlıyorum küçük hanım. Bugünü tanışma günü olarak geçireceğimizden sizi bu kadar tanımam yeterli. Zaten ders dönemi boyunca bütün öğrencilerle rahatça tanışabilme fırsatım olacak. Yeteneğinizi ileriki derslerimde sergileyeceğinizi ve geliştireceğinizi umuyorum. Şimdi yerinize geçebilirsiniz. Sakarlık yapmamaya da dikkat edin lütfen.” O kadar çok sevinmişti ki Acenath, profesörün yine de laf sokmasına rağmen yerine geçtiği ve tanışma faslını kısmen sorunsuz atlatabildiği için mutluydu. Bu ders tanışma dersi olarak geçtiğinden herkes çıkıp kendini tanıtmış ve profesörün alaycı konuşmasına maruz kalmıştı. “Evet, beyler bayanlar. Sizi daha da iyi tanımak isterdim ki bu ayrıntılı tanışmayı bir sonraki derslerimize bırakıyorum. Zaten biz istesek bile bitiş zili buna izin vermeyecektir. Zaten benimde yetişmem gereken yerler var. Bir dahaki derse yeteneğinizin gelişim aşamasını, bu aşamada nasıl bir gelişim görmek istediğinizi, abartılı olmayarak, düzgün bir kâğıda güzelce anlatmanızı istiyorum. İsterseniz yeteneğiniz için gerekli malzemeleri getirerek burada görsel anlatımda yapabilirsiniz. Zilin sesini duydunuz. İyi günler.”

Daha girdiği ilk dersten bu kadar keyif alacağını tahmin etmiyordu Acenath, mutluydu. Bu ders burada yaşayabileceği güzelliklerin ilk gösterimi gibiydi. Sınıf yavaş yavaş dağılıyor, kimi başka muhabbetlere dalıyor, kimi de dersin dedikodusunu yapıyordu ama Acenath dersin etkisinden çıkamıyordu. Toparlanması gerekliydi. Eşyalarını çantasına hızlıca koydu ve büyük salona doğru ilerledi. Hem dersin yükünü, hem de zihninin doluluğunu boşaltmak, dersten kendine çıkarabileceklerini düşünebilmesi için, manzaraya bakarak salonun ortasındaki yumuşacık koltuklara oturmanın kendine iyi geleceğine inanıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
*~Vakit Kendini Geliştirme Vaktidir.~*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
II. KAT
 :: Yetenek Geliştirme Dersliği
-
Buraya geçin: