Noa van den Vondel Fortunatus | Tiro | Bina Başkanı
| Konu: Rüzgar gülü. Ptsi Eyl. 12, 2011 10:48 pm | |
| İnsanlar beni fazla zorluyor, bazıları korktuğumu söylüyor. Elbette korkuyorum, korkulmaz mı? İncinmekten korkulur muymuşmuş! Tecrübe edinmeden anlanmazmış, hakkında yazılan kitaplardan, çekilen filmlerden farklıymış sevgi yahut emek. Bazı şeyler hiç değişmiyor: Sigaram, kararlarım, en sevdiğim şarkı. Değişse garip olurdu, insanlar neden bu kadar kalıplaşmış? Genellemelere aldanan o kadar çok insan var ki; fakat bilinçsizler işte: Topluma renk katan şeyin farklı kişilikler olduğunu anlamayacak kadar bilinçsizler hem de. Ben de çırpınıyorum hâlâ, bembeyaz toplumu biraz lekeleyeyim, az biraz renklensin diye. Bardağın dolu tarafı mı, boş tarafı mı? Hayat bir bardaktan fazlası değil mi? Diyelim ki bir bardak, ben zeytinyağı değil de en dipteki taş olmak istiyorum. Dipte; fakat farklı. Bunu asla anlayamayacaklar, onları yargılamıyorum, yargılamak benim vazifem değil.
Herkesi arkamda mı bırakmışım? Ben dibe vururken arkamda kalmalılardı, cesaretimden değil de zarafet arzumdan. Bu arzum da diğerleri kadar boş çıktı, çöpe attım. Çöp bile iğrendi benden, onu da yargılamıyorum. Oysa dibe vurmak o kadar da kötü şey değil, nasıl yalan söyler rüzgar gülü? Üşümüş numarası yapışlarım bundan, sırf lâyık olabilmek için. Orada ismimi bile anımsamıyordur. Yargılamıyorum. Bu kadar kolay unutulmalıydım çünkü.
"Hiçbir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi insanlar. Müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı. Hiçbir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi, bütün bize öğretilenler, peşinden koştuğumuz aşklar, öldüğümüz bütün ölümler, yaşadığımız bütün hayatlar. Hiçbir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller. Birbiri arkasında yaşadığımız bu hayatlar, tarih olarak yığılmış, türlerin israfı, ışığın ve yolun tıkanması, olması gerektiği gibi değil, hiç değil, dedi. Bilmiyor muyum? diye cevap verdim. Uzaklaştım aynadan. Sabahtı, öğlendi, akşamdı. Hiçbir şey değişmiyordu. Her şey yerli yerindeydi. Bir şey patladı, bir şey kırıldı, bir şey kaldı."
david bowie — placebo, without you i'm nothing
En son Noa van den Vondel tarafından Cuma Eyl. 16, 2011 8:41 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Noa van den Vondel Fortunatus | Tiro | Bina Başkanı
| Konu: Geri: Rüzgar gülü. Cuma Eyl. 16, 2011 8:39 pm | |
| Bugün, hayatımın en güzel günü olabilir. Fazla seçeneğim de yok zaten. "İçki meselesi bu, diye düşündüm kendime bir içki alırken. Eğer berbat bir şeyler olmuşsa, unutmak için içersin; iyi bir şeyler olursa kutlamak için içersin ve hiçbir şey olmamışsa bir şeyler olması için içersin." Aslında ifadesi ciddiydi; fakat sesi o kadar samimiydi ki. Yüreğimi okşadığını söyleyemem; zira varlığından dahi emin değilim. "Birine ihtiyaç duyuyordu insan. Etrafında öyle biri yoksa sen yaratmak zorundaydın, olması gerektiği gibi birini yaratırdın. İnsanın kendini aldatması, hile yapması gibi bir şey değildi bu. Aksini yapmak, etrafında Baron gibi biri olmadan yaşamak kendini aldatmak olurdu." dedim ben de, sanki konuşan Bukowski idi, biz değil. Neydi bu hava, tırnaklarım neden bembeyazdı ya da saçım neden dökülüyordu, bilmiyordum. Hâlâ da bilmiyorum. Tek bildiğim: Bazı erkeklerin inanılmaz derecede çekici koktukları. O nasıl bir baharattır ya da bendeki nasıl bir takıntıdır?
Yine de biliyorum, Teoman dinlememeliyim. Ayıp olur çünkü, uygun değil. Öyleyse neden Papatya açmak için kıvranan ellerim var? Ağzımdaki melodi yok olsa bari.- Spoiler:
| |
|