Lill Goldwill Sobrius | Tiro
Nerden : İngiltere.
| Konu: You'll Be My American Boy Cuma Eyl. 09, 2011 12:32 am | |
| Criss & Lill Akşam üstü.Dolabının karşısına geçti. Ne giyebilirdi? Daha sabah giydiği elbisesinin üstüne reçel dökerek bütün her şeyi berbat etmişti. Uzun giyebileceği hiçbir şey yoktu. Daha doğrusu, olsa da giymezdi. Ha kısa giymiş, ha uzun giymiş, her türlü bütün hatları belli oluyordu. Yüzünü ekşitti. Bol kıyafetinin olmaması kötü bir şeydi. Yakın bir zamanda alış verişe çıkmayı aklının bir köşesine kaydedip mini kot şortunu çıkardı. Onu yatağına fırlatıp üstüne giyebilecek bir şeylere bakındı. Beyaz mı yoksa siyah mı giymeliydi? Belki de lacivert? Beyaz, bol tişörtlerinden birisini çıkarıp hemen üstüne giyebileceği incecik yeleğimsi bir şey daha çıkardı. Düz taban ayakkabılarını çıkarıp şeker pembesi elbisesini düzgünce dolabına astı. Sütyenine baktı bir an için. Beyaz tişörtün altında ne kadar belli olacağını biliyordu, ama pek umursamıyordu bu tür şeyleri. Özellikle siyah olan bir tanesini alıp taktı. Açık mavi kot şortunu giydi altına. Eskitme modelli şortunun hemen üstüne bol tişörtünü geçirdi. Geniş yakasından dolayı sütyeninin üst kısmı biraz görünüyordu. Kendi kendine gülümsedi. Üstüne o ince yeleği geçirdi. Kapalı, süet topuklu ayakkabısını giydi. Bir zamanlar yetmişlerin, belki de seksenlerin modasından hiç düşmeyen bu ayakkabılar şimdi tekrar moda olmuştu ve Lill bunu asla kaçırmazdı. Ayakkabının ufak bacıklarını bağlayıp püsküllerini düzeltti. Altı santim kadar topuğu vardı. Siyah tokalarından bir tane alıp saçını hafif sol taraftan toplayarak at kuyruğu haline getirdi. Kısa olan kısımları hemen çıkıp kendini belli etmişti. Mavi gözlerini belirginleştirmesi için hafif olacak şekilde mavi bir makyaj yaptı. Pembe renk parlatıcısını sürdükten sonra kendisine baktı tekrar. İlk defa dişlerini gösterek gülümsemişti. Kendine ne kadar yakıştığını düşünmeden edemedi.
Üstüne boca ettiği çilek kokulu parfümü dolabına kaldırırken tırnaklarına baktı. Beyaz ojeleri çokta kötü durmuyordu. Topuklarını birbirine vurup arkasını döndü. Mermer zeminde topuklarını tıkırdatarak ilerliyordu. Yatakhaneden çıkıp koridora yöneldiğinde bakışların kendine çevrilmesinden hoşnut olmuştu. Aklına takılan soruları bir bir gözünün önüne getirdi. Soru bir: Eğildiğinde kalçalarının görünme ihtimali kaç? Kendi kendine cevap verdi hemen. Çok yüksek, çünkü zaten şort kalçalarımın tam altında. Diğer sorulara yönelmeye başladı. Soru iki: Bu gün geceyi kimle geçireceksin? Tek kaşını kaldırıp dudağını büzdü. Hiçbir fikrim yok. Düşüncelere feci derecede dalmışken gözüne takılan insanları ayıklıyordu. Okul koridorunda ilerlerken tabii ki gözüne ilk takılan okulun şımarık kızları olmuştu. İkinci olarak erkekleri... Onlar biraz daha ilgi istiyordu. Ciddi bir şekilde bakışlarını Criss'e çevirdi. Bakışları buluştuğunda donuk, mavi gözlerini çocuğun üzerinde baya gezdirdi. Ardından ise yeteneğinin Criss karşısında pek işe yaramadığını hatırladı. Sinirleri gerilmişti. O yumuşak sesiyle Lill'e sesleniyordu Criss. Sadece adını söylemişti tabii ki. Kısa ve öz. Sadece "Lill." demişti. Fakat arkasına bile dönüp bakmadı genç kız. Sol kolunda hissettiği elle birlikte tam arkasına dönmüştü ki bir an için neye uğradığını şaşırdı.
Gözlerini açtığında Disneyland'in tam ortasına öylece duruyorlardı. Tabii bulunduğu yerin Disneyland olduğunu anlaması Lill için fazlaca zaman almıştı. Midesi bulanıyordu. Üstüne çeki düzen verip gözlerini Criss'e dikti. "Açıklama bekliyorum." İğneleyici bakışlarını çocuğun üzerinden almadan ne kadar yakışıklı olduğunu düşünmeye başlamıştı; tekrar ve tekrar.
| |
|