Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Kurt Duyuları Ynetici2Kurt Duyuları Ynetici3Kurt Duyuları Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Kurt Duyuları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Arthur Neithan
Ingenious | Tiro
 Ingenious | Tiro
Arthur Neithan


Nerden : Köken İngiltere'ymiş, öyle diyorlar, ki sorun bakalım, hiç gitmiş mi? Yok.
Lakap : Claw

Kurt Duyuları Empty
MesajKonu: Kurt Duyuları   Kurt Duyuları Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 9:43 pm

Sessizlik iyice artıyordu, cırcır böceklerini ve arada bir öten baykuşları saymazsak. Ne yapacağını bilmiyordu aslında. Bir yandan, bu dağ köyünde bütün hayatını geçirebileceğini düşünüyordu -bir düzineden fazla bir insan topluluğuyla bir ‘evde’ yaşadıktan sonra bu bomboş köy ona çekici geliyordu- bir yandan da buradan hemen kurtulmak istiyordu. Daha fazla düşünmemeye karar verip ranzanın alt tarafındaki yatağına uzandı, nasıl olsa birkaç gün sonra yeniden o şatoya dönmek zorundaydı. Neyse ki fazla uzun sürmeden ‘güzel’ bir uykunun kucağına bırakmıştı kendisini. Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu ama korku filmlerinden fırlamış kabuslarının, hiç yabancı olmayan olayların, seslerin arasında bir şeylerin mırıldandığını duydu. Umursamadı. Aslında tek yaptığı, peşine düşen yaban domuzlarından kaçmaktı, mırıltıları umursayacak vakti yoktu. Başka ne yapabilirdi ki? Kaçmak, bir savaşçıya göre bir şey değil, geri dön ve savaş! Bu neydi şimdi? Karla kaplı çimenlerin üzerinde adımlarını yavaşlattı. Yüksek ağaçlar nedeniyle gökyüzü parça parça görünüyordu. Ay ışığının huzmeler halinde aydınlattığı zeminde işine yarayacak bir şeyler arandı. Bir dal parçası bile yoktu. Domuzları defetmek için bir dal parçası bile yoktu. Çaresizce etrafına bakınırken homurtuların hızla uzaklaşmaya başladığını duydu, yaban domuzları daha iyi bir av bulmuş olmalıydılar. Tam rahat bir nefes almak için iyi bir zaman olduğunu düşünürken yakından bir yerden, ilerideki sık ağaçlığın içinden yüksek sesli bir uluma duydu. Korkması gereken bir şey olmadığını biliyordu, bunu rüyasında bile iliklerine kadar hissediyordu. Kurtlardan korkmamalıydı, kurtlardan korkmazdı. Küçüklüğünden beri beraber olduğu hayvanların kendisine belli bir ilgisi vardı. Asla Arthur’a zarar vermezlerdi ama Arthur yine de biraz korkmuştu. Ulumalar gittikçe yakınlaşıyordu. Yapabileceği bir şey yoktu. Bekleyecek ve sonucu görecekti. Birkaç adım gerileyip genişçe bir açıklığa çıktı. Dolunay, tamamen gözüküyordu. Çok fazla geçmeden ağaçların arasından üç tane, bozkurt çıktı. Büyük olan, öndeydi ve arkadakiler de biraz daha ufaktılar. Hızla üzerine doğru gelen kurtlar bir anda yavaşlayıp etrafını sardılar. Büyük olan, Arthur’un ayaklarının dibine kadar geldikten sonra altın rengi gözlerini yukarı doğru kaldırdı. Büyük olan öylece bakarken diğer küçükler heyecanla etrafında dolaşmaya, pantolonunun paçalarını dişlemeye başlamışlardı. Gülümseyerek diğerlerini izlemeye başladı, çok da küçük değillerdi ama eğlenebilecek yaştaydılar, diğeri gibi ciddi değildiler.

“Merhaba Kaptan!” dedi, paçasını dişlemekten vazgeçmiş olanı. Yani karşısına geçmiş, ağzını oynatmıştı. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştı Arthur, rüyalarında bile. “Ne oldu Kaptan?”

Hiçbir şey söyleyemiyordu. Yani bir hayvanla mı konuşacaktı? Bunu rüyasında yapıyor olsa bile deli damgası yiyebilecek olmasından korkuyordu. Eğilip onunla konuşan bozkurdu ön ayaklarının arkasından tutup yukarı kaldırdı. Hayvan, gıdıklanmış gibi kıkırdamıştı. Buz mavisi gözlerinin içine bakıp gülümsedi.
“Sen nasıl konuşuyorsun?”

“Zihninde,” diye homurdandı, hemen önündeki kapkara bir kürkü olan bozkurt. Zihnimde? Arkasını dönüp, yavaşça geldikleri yöne doğru yürümeye başladı, büyük kurt. Arthur’un elleri ve bacakları arasındaki ufak kurtlar da hızlıca abilerinin yanına doğru koşturdular. “O köyden hemen çıkmalısın,” dedi kurt, arkaya doğru bakıp. Ardından hiç tereddüt etmeden karanlık ormana doğru daldı. Kurtlar daha görünüşten kaybolmuştu ki Arthur, siren sesleri duymaya başladı.

Nefes nefese ve ter içinde ranzasında uyandı, Arthur. Rüyasında duyduğu sirenler, gerçekten de çalıyordu. Üst tarafta kalan arkadaşı heyecanla pencerenin önüne gitmişti.
“Kurtlar!” diye bağırdı çocuk, heyecanla.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kurt Duyuları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Dünya Başkentleri :: 
BERLIN
-
Buraya geçin: