Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
İsimsiz Kahramanlar Ynetici2İsimsiz Kahramanlar Ynetici3İsimsiz Kahramanlar Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 İsimsiz Kahramanlar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lady Pamelia Cauas
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Lady Pamelia Cauas



İsimsiz Kahramanlar Empty
MesajKonu: İsimsiz Kahramanlar   İsimsiz Kahramanlar Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 4:18 pm

İsimsiz Kahramanlar Kisilerl


En son Lady Pamelia Cauas tarafından Perş. Eyl. 08, 2011 7:23 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lady Pamelia Cauas
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Lady Pamelia Cauas



İsimsiz Kahramanlar Empty
MesajKonu: Geri: İsimsiz Kahramanlar   İsimsiz Kahramanlar Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 4:18 pm

    Saviour will be there, when you are feeling alone.
    A saviour for all that you do, so you live freely without their harm.
    “When I hear your cries praying for life, I will be there.”

    Kayıtsız bakışlar beraberinde dökülmüş birkaç damla yaş, henüz kurumamış kirpikler; karanlık koridoru aydınlatan tek ışık kaynağı parlıyordu açık mavi gözlerinde. Üzerinde oturduğu soğuk zemine düşmüştü kolları, bir ölü kadar kıpırtısızdı ancak soluk teni her daim olduğu gibi sıcaktı. Bağdaş kurmuş ve sırtını en az zemin kadar soğuk duvara yaslamıştı. Dalgalı, sarı saçları özensizce örülmüş, yüzünü açık ediyorlardı. Boşluğu seyrediyordu, Pamelia.

    Yerde oturduğu her dakika sanki ardındaki duvardan geliyormuşçasına yakından duyduğu melodinin sesi yükseliyordu. Zihnini dolduran şarkının sözleri bir kurtarıcıdan bahsediyordu ancak genç kızın ne bir umudu ne de beklentisi vardı. Serbest duran parmaklarıyla hayata dahi tutunmak istememişti çoğu zaman ancak dünyanın pençeleri öyle sıkı sarmıştı ki aciz bedenini; kendi ruhu gibi korkak bir ruh tarafından kurtarılamazdı. Kurtarıcı dedikleri hayli cesur olmalı, diye düşündü, ve bir o kadar da güçlü. Gözlerinin önüne düşen birkaç tel saçı kulağının ardına attı, belki de yarım saattir ilk defa düşüncelerinden kurtulup hareket etmişti. Sırtının ağrıdığını ve üşüdüğünü hissediyordu. Koridorda esen belli belirsiz rüzgar kulaklarında uğulduyor ve omuzları üzerinde rahatsız edici bir biçimde dolaşıyordu sanki. Eskiden üşüdüğünde annesi bir battaniye getirir ve ona sarılırdı ısınması için. Ancak uzun zamandır kendilerini ailesi olarak adlandıran insanların hiçbir sarılışı ona kendi annesininki gibi gelmemişti. Şimdilerde ise büyüdüğünü bahane ediyordu kendisini sarmak isteyen kolları geri çevirmek için. Ne de büyük bir yalan. Hala annesi ve babasının ardından ağlayacak kadar ufaktı aslında. Onlar öldüğünden beri bedeni gelişmişti belki, fakat anıları her daim o ailesini yeni kaybetmiş küçük çocuğunkilerdi. Bir daha onları asla göremeyeceği gerçeğine alışmaya çalışan küçük bir kız. Yine de anılarından eksik olmayan iki ufak arkadaşı onunla birliktelerdi. Bir nebze olsun güç veriyordu Lill’in varlığı Pamelia’ya. Ancak Phill... Phill için aynısı geçerli değildi. Hayat dolu çocukluk aşkını; gözleri hırsı tarafından kör edilmiş, dengesiz ve soğuk bir insan olarak karşısında bulmak Pam için bir kayıp daha demekti. O çok sevdiği arkadaşını da kaybetmişti ve yerine hala bastırılamaz, karşı konulamaz bir biçimde sevdiği ancak yanına yaklaşamadığı bir adam gelmişti. Bakışları Philip’in buz mavisi gözlerine her uğradığında ona anlatmak ve unutmak istediği tüm üzüntüleri zihninin daha derin kuyularına düşüyorlardı ve susuyordu.

    Şimdi de loş koridorun diğer ucunda gördüğü bedenin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu Lady. Yavaşça gözlerini sildi ve ifadesizce Phill’in yanına gelişini bekledi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Phill Goldwill
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Phill Goldwill


Nerden : İngiltere

İsimsiz Kahramanlar Empty
MesajKonu: Geri: İsimsiz Kahramanlar   İsimsiz Kahramanlar Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 7:51 pm

    Yalnız başına dolanıyordu lisede. Daha fazla çalışmalı, kendisiyle birlikte arkadaşlarını da en iyi yapmalıydı. Zihni günden güne yoruluyor, bitkin düşüyordu fakat acı çekmeden başarıya ulaşan kimse kayıtlara şimdiye dek geçmemişti. Ne kadar acı o kadar başarı felsefesini benimsemiş, bu felsefe sayesinde günden güne mazoşist olmuştu. Zihnine kilitlediği bir kaç anı çıkmak için can atsa da bunu başaramıyordu. Hatta üstüne başkalarının anılarını kendi zihnine alarak anı ekliyor, çıkmalarını tümüyle engelliyordu. Sıktığı yumruklarını biraz olsun gevşetebilmişti. Çalışmalıydı fakat kendini hiç iyi hissetmiyordu. Yatakhaneye çıkmak belki de en iyisi olacaktı. Yatağına uzanıp tüm günü uyuyarak geçirirse bedeni de dinlenecekti zihni de. Yatakhaneye yöneldi. Sık adımlarla yürürken koridorun sesinden bir ses duymuştu. Karanlığın iyice hakim olduğu kuytu köşede bir kız görüyordu. İlk başta kestiremese de bedeni ve dalgalı sarı saçları kendisini ele vermişti. Öylece oturup orada ne yapıyordu? Ağlayıp sızlanma zamanı değildi. En azından kendisi buradayken. Önüne kadar ilerledi ve sessizce onu izledi. Pamelia kafasını kaldırdığı an kendisine bakan buz mavisi sert gözleri görecekti. Biraz bekledikten sonra hemen karşısına oturdu. Zemin oldukça soğuktu. Eliyle Pamelia'nın yere asılmış suratını kaldırdı. Gözlerinin içine öylesine sert bakıyordu ki teselliden çok kızıyor gibi görünüyordu.

    Boşta kalan eliyle gözlerinin altına süzülmüş yaşları temizledi. Bir an olsun kendi düşüncelerinden tümüyle arınmıştı. Acıma duygusu üst seviyeye çıkmıştı. Ağladığı için değil bu kadar güçsüz olduğunu düşündüğü içindi bu his. Burada olan herkesi bir takım sorunları vardı. Her şeyden önce hepsi dünyadan soyutlanıp, küçücük bir okula sıkıştırılmıştı. Normal olduklarını idea eden insanlar dışlayıp, farklı sebeplerle kendilerine saldırmasalar hiç birisi belki ailesinden uzakta olmayacaktı; en azından Phill, Lill ve Pamelia dışındakiler. Burayı kendi yuvaları olarak benimsetmeye çalışsalar da Phill inanıyordu. Bir gün kendilerine anormalce davranan insanların hepsini temizleyecek, bu ucube yuvasından kurtulacaktı. Düşüncesi bile kendisinin rahatlamasına neden olurken Pamelia'yı unutmuştu. Pamelia'nın arkasındaki duvara dalan gözlerini tekrar ona çevirdi. Kendisini o kadar çok zorladı ki en sonunda küçük bir tebessümde bulunabilmişti. ' Neyin var Pam? ' biraz bekledikten sonra devam etti. Kendisinin gibi diğer insanların da en büyük sorunlarının kimliklerinin değiştirilmeye çalışılması sanıyordu. ' Üzülme! Söz veriyorum; günün birinde hepsine tiksinerek bakacağız. Geriye kalan hepsine. ' Bunu söylerken bile gözleri gülüyor, kendini zorlamadan gülümsemeler ortaya çıkıyordu. Pamelia'nın çenesinin altındaki elini çekti ve omzuna koydu. Sorunların mutlaka geçeceğine inanıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lady Pamelia Cauas
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Lady Pamelia Cauas



İsimsiz Kahramanlar Empty
MesajKonu: Geri: İsimsiz Kahramanlar   İsimsiz Kahramanlar Icon_minitimeCuma Eyl. 09, 2011 2:44 am

    Phill’in uzun bedeni karanlığın içinde kendine yaklaşırken gözleri bir defa daha dolan Pamelia başını önüne eğdi ve bacaklarının üzerine indirdiği ellerini seyretmeye başladı. Şimdi ağlayamazdı, ağladığını görürse Phill’in çok kızacağına hiç şüphe yoktu. Bir süre ayakta dikilmişti genç adam, muhtemelen onun kafasını kaldırıp kendisine bakacağı beklentisindeydi, ancak Pam hala titreyen dudaklarına ve gözlerine dolan damlalara dur diyememişti ve bunu başarana dek de bakmayacaktı onun yüzüne. Arkadaşı da aynı kendisi gibi yavaşça tam önüne otururken, burnunu çekti ve yutkunup sessizce nefes alış verişlerini düzene sokmaya çabaladı. Kendine yaklaşan beyaz el çenesine varmıştı. Kız, az da olsa irkilmişti bu soğuk dokunuş beraberinde. Başı kendi kontrolü haricinde yükselmiş ve sert bakan bir çift gözle karşılaşmıştı. Islak bakışları o insanlıktan hayli uzak görünen kızgın gözlere kilitlendiğinde iki elinin birden titremeye başladığını hissetti. Zihni bir defa daha reddetme çabasındaydı onun artık sevdiği ufak çocuktan hayli uzak bir insana dönüştüğünü. Canlanan anılarını söndürmüştü Phill; Pamelia daha fazla ağlamayacaktı. Ancak bununla beraber yine istemiyordu yaşamak. Yine uzaklaşmıştı bir insan olmasının gerektirdiği tüm faaliyetleri gerçekleştirme fikrinden. Nefes almak dahi yorucu geliyordu. O Phill’in bakışlarından ayrılamazken; oğlan, gözlerini kızın omzundan geriye dikmişti ancak duvara değil de zihninin derinliklerine bakıyordu sanki. Aynı Lady’nin düşünürken boşluğu seyredişi gibi. Sonunda düşüncelerinden sıyrılıp bakışlarını tekrar Pamelia’ya çevirdiğinde ifadesiz yüz hatları, hayli rahatsız bir tebessüm ile gerildi. Her ne kadar içten olmadığını ele verse de gülümsemek kime yakışmazdı?

    “Neyin var Pam?”
    Sana ne olduğunu anlatmamı ister misin, Phill? Yıllar önce ailemi kaybettim ve tanımadığım insanların yanına gönderildim. Onların yokluğu yetmezmiş gibi, siz de yoktunuz artık hayatımda. Yıllarca diğer çocuklardan farklı olduğumu bilerek onlarla aynı okullara devam ettim; ne yaşantım ne de bedenim normaldi, başka çocukların sahip olmadığı bir şeye sahiptim. Beyaz Aslan’ıma. Zaman zaman deli olduğumu düşünüyordum çünkü kendilerini ‘ailem’ olarak kabullendirmeye çalışan çift dahi inanmıyorlardı söylediklerime. Bana karşılıksız ve sonsuz bir sevgi verdiler. Ancak acıma duygusunun beraberinde getirdiği sevgi bir çocuğu mutlu etmez, aksine nefret ettirir. Hem ona acıyanlardan, hem de hiçbir zaman adil davranmayan tanrıdan. Yalnız geçen yıllar ve sayısız göz yaşı. Çiçeklerden dahi nefret eder olmuştum onları garip yaratıklara dönüştürmek korkusuyla. Tüm bunlara katlandıktan sonra bu okulu bulmam dahi umut olamamıştı bana. Çünkü bir beklentim yoktu hayattan. Sadece ölmek istiyordum ancak bunu kendim yapamayacak kadar korkaktım. Hala öyleyim.
    “Üzülme! Söz veriyorum; günün birinde hepsine tiksinerek bakacağız. Geriye kalan hepsine.”
    Ve sonra siz geldiniz. Lill ve sen... Çok değişmiştiniz. Sizi tanımıyor ve anlamıyordum. Aynı az önce o buz tutmuş dudaklarından dökülen, zihnin ve kalbindeki nefretle kararttığın, canımı yalnızca dostumu benden aldıkları için yakan kelimeleri anlamadığım gibi. Umutsuzluğun daha kötüsüne ne isim veriliyor, Goldwill? Sen bana tam olarak onu yaşatıyorsun.

    Bir defa daha içine atmıştı karşısındaki adama anlatmak istediği düşüncelerini Pamelia. Ve tüm bunları zihninde tekrar yaşamanın vücuduna verdiği o ağırlığı üzerinden atmak adına gözlerini Phill’inkilerden ayırdı ve elini omzundaki elin üzerine koyup onu oradan indirdi. Yavaşça ayağa kalkıp gerindikten sonra eğilip az önce bıraktığı eli tekrar avuçları arasına aldı ve çekiştirerek arkadaşını da kaldırdı yerden.
    ”Bir yere kıpırdama, birkaç eşyamı alıp geleceğim. Düello Salonu’na uğrarız, ne dersin?” Yeni Phill Goldwill’i biraz olsun tanıyabilmişse, kendilerini geliştirmek adına yapacakları hiçbir faaliyetten geri durmayacağına emindi. Nitekim öyle de oldu, oğlandan onayı aldığında hızlı adımlarla kızların yatakhanesine doğru ilerledi, kapıyı olabildiğince sessiz aralamıştı hiçkimseyi uyandırmamak adına. Yatakların arasında ilerleyip dolabına vardı ve içindeki hayli büyük çantayı alıp dolabını tekrar kilitledikten sonra aynı şekilde yatakhaneyi terk etti. Kendisini bekleyen gencin yanına dönerken çantayı taşımakta hayli zorlanıyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İsimsiz Kahramanlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
ARENA
 :: Düello Salonu
-
Buraya geçin: