Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Zamanda Yolculuk Ynetici2Zamanda Yolculuk Ynetici3Zamanda Yolculuk Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Zamanda Yolculuk

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Euterpe Châtillon
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Euterpe Châtillon


Nerden : İngiltere.
Lakap : Eu ya da çok bilmiş. Siz ikisini de demeyin. Euro'da Carmy'e aittir, öyle diyeni döveriz. ^^

Zamanda Yolculuk Empty
MesajKonu: Zamanda Yolculuk   Zamanda Yolculuk Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 11:51 pm

Zamanda Yolculuk 1b795e6a

5.Bahçe parkında yeni bir dostla tanış.
Yer; Okul Bahçesi'nin herhangi bir yeri. { Göl park vs. }
Kişiler; Sen ve tanışacağın arkadaşın.


En son Euterpe Châtillon tarafından Cuma Eyl. 09, 2011 7:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euterpe Châtillon
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Euterpe Châtillon


Nerden : İngiltere.
Lakap : Eu ya da çok bilmiş. Siz ikisini de demeyin. Euro'da Carmy'e aittir, öyle diyeni döveriz. ^^

Zamanda Yolculuk Empty
MesajKonu: Geri: Zamanda Yolculuk   Zamanda Yolculuk Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 11:52 pm


    Ortama alışabilmek onun için fazla kolay olmamıştı. Lanet olası bir lisedeydi, tabi ayrılıklı olanların mekânıydı burası. Ancak yinede eski rahatı hiçbir yerde bulamıyordu. Eve dönüp, o konforlu hayata eskisi gibi devam etmek istese de biliyordu ki bu imkânsızdı. Şu lanet olası ‘görü’ her nereden çıkmışsa onu buralara kadar sürüklemişti. İstemiyordu, zaten acı çektiği yetmiyormuş gibi buraya hapsolmuştu. Tamam, hapsolmak fazla ağır olabilirdi ancak doğruydu. Kimseyi tanımıyordu kuzeninden başka. Oda ayrı bir âlemdeydi zaten. Yapayalnız kalmıştı bu okulda. Sadece yıllardır dostlarım dediği kitaplara sahipti. Hepsi de fazlasıyla kalındı ki görenin yüzü şaşkınlığa büründükten hemen sonra kaçıyordu. Az gülmüyordu böyle insanlara, ama ne yapabilirdi ki? Yatağının üstüne bıraktığı kitaplardan birine alarak derin bir nefes aldı. İşte gününü geçireceği şey buydu. Herhalde güneş batmadan bitirirdi? Hatta üstüne başka bir kitap da okurdu. Başını gülerek salladı ve yatakhaneden hızla çıktı. Önüne geçen insanları ittirmeden geçerken olan kendisine oluyordu. Ya dengesini kaybediyor ya da omuzların kurbanı oluyordu. Neyse ki bu işkenceyi de atlatabilirdi. Châtillon’ların türlü işkenceleri varken bunlar bir hiçti. İşkence derken doğru duydunuz. Tamam ev güzel olabilirdi, rahat ve aşırı konforluydu ancak onların sözünden çıkmamalıydınız. Yoksa bazı şeyler aleyhinize işleyebilirdi. Emin olun ailenizin tanındık, soylu bir çevreden gelmesi kötüydü. Belki dışarıdan güzeldi ancak Euterpe bundan hep nefret etmişti. Küçükken de türlü türlü davetlerden kurtulamıyordu. Zora ki bale dersleri, gördü kuralları, konuşmalarına dikkat etmesi… Bale iyiydi aslında. Bundan pek pişman olduğu söylenemezdi ama gereksizdi. Boşu boşuna zaman kaybı… Ders çalışmaktan başka her şeyin zaman kaybı olduğunu düşünen bir o vardı zaten. Fazlasıyla inek…

    Bahçenin yolunu bulduğunda temiz havayı içine çekti. İngiltere’nin o harika havasının yerini tutmasa da sevmişti. Gözlerini kapatıp başını yavaşça yukarı kaldırdı. Sanki biri omuzlarından tutup nazikçe onu bulutlara çıkartıyordu. Yüzüne değen su damlalarını hissetmese bile aklından hayal edebiliyordu. Gözlerini kapaması tehlikeli olsa bile şuan bunun tadını hiçbir şey kaçıramazdı. Omzunda hissettiği ağır baskıyı saymazsa…
    ‘‘Dikkatli ol biraz çocuk!’’ Dudaklarından çıkan hiçbir sözcüğün farkında bile değildi. Sanki İngilizceyi yeni söken bir çocuğa benziyordu. Aksanını saymazsanız. Tabi her insana aksan yakışmaz ama Euterpe’de farklı bir hava bırakıyordu. İnsanları etkilemek gibi bir şeydi bu galiba? Kendisine çarpan kişiye öylece bakarken bir özür bile dilememişti. ‘Kaba şey’ diye geçirdi içinden. Gerçekten de kabaydı. Her erkek böyle olmak zorunda mıydı sanki? Önüne dönüp adımlarını hızlandırdı. İleride gördüğü ağacın altına oturma fikri cazip gelmişti aslında. Gülümseyerek ağaca ilerledi. Malikânenin bahçesindeki büyük ağaca yaslanarak da kitap okurdu. Dünyaya geldiğinden beri hatta belki daha öncelerden beri oradaydı o ağaç. O yüzden çok seviyordu. Ağacın kenarına kurulurken eski kitabın kabını okşadı. Tozlu rafların kokusu burnuna dolmuştu sanki. Sararmış sayfalardan birini açarak hem kitabın hem de bu güzel havanın keyfini çıkarmaya karar verdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Criss A. Grindel
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Criss A. Grindel


Lakap : Time Lord

Zamanda Yolculuk Empty
MesajKonu: Geri: Zamanda Yolculuk   Zamanda Yolculuk Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 4:57 pm

Güneş gökyüzünde ki yerini ay ışığının engin karanlığına bırakmadan önce geçirebilecekleri son birkaç saat kalmıştı. Normalde öğrenciler bahçenin her bir yanında genellikle gruplar halinde veya tek başlarına dolanır, kitap okur veya birbirleriyle muhabbet ederlerdi. Ders aralarında veya derslerin bittiği o zamana denk gelen kısa bir süre için herkes dışarıda toplanırdı. Bu alışıldık bir şeydi ve tıpkı bunun gibi akşama doğru öğrencilerin bahçeyi azar azar terk etmeleri de öyleydi. Çoğu günün aksine bugün henüz hava kararmamasına rağmen bahçede neredeyse el ile sayılabilecek kadar az insan vardı. Belki çalışılacak derslerden belki de verilen ödevlerin çokluğundan dışarıda fazla zaman kaybetmek istememiştiler. Ve çoğunun aksine Criss, derslerle harcadığı zamanı en kısa süreye indirmeye çalışırdı. Dersleri çok hızlı bir şekilde öğrenir, ilk görüşte neyin ne olduğunu tam olarak anlayabilirdi. İşte bu ve bu gibi nedenlerden o şuanda ders çalışmak yerine dışarıda gezinmeyi tercih etmişti.

Yanında asil ve koruyucu bir şekilde yürüyen kurt, elinde ikide bir havaya atıp tekrar yakaladığı küçük top ile birlikte o az sayıda insanın dahi dikkatini çekecek bir şekilde yürüyordu. Görünüş itibariyle zaten genelde gittiği yerlerde insanların dikkatini çekerdi, yakışıklı bir yüzü ve şekilli bir vücudu vardı. Ancak Criss bunları neredeyse çoğu zaman kullanmayı sevmezdi, dikkat çekmek hoşuna gidiyordu ancak birisiyle sırf görünüşünden dolayı arkadaş olmaktansa kişiliğinden dolayı olmayı tercih ederdi. Şuanda yürürken bile yeni birisiyle tanışmayı arzuluyordu içten içe, okulda yalnız kalmanın kötü olmasının yanı sıra daha fazla dost demek daha fazla eğlence demek olduğunu bildiğinden istiyordu bunu. Ve zaten bahçede kendi kendisine dolanırken de gözleri fazla belli etmeden etrafında sıra sıra yerleşmiş insanlara kayıyordu. Tabii ki her insanla tanışabilirdi, ön yargıları yoktu. Onun aradığı ise sadece buna değer birisi olmasıydı. Onu gördüğü anda anlayacağını bir şekilde biliyordu, kalbi asla onu yanıltmamıştı şimdiye kadar.

Bir süre daha etrafta dolanmasının ardından gözleri birisine takıldı, biraz önce bir çocuğun onu rahatsız ettiği -omzuna çarpıp gittiği- zamandan beri izliyordu aslında onu. Tanışması gerektiği kişinin o olduğunu anlamıştı, bunu ona karşı koruma duyguları ortaya çıktığından biliyordu aslında. Gidip o çocuğa yaptığı saçmalığı tam olarak göstermek istiyordu. Aslında bunu yapmayı kafaya takmıştı da, çocuk fazla uzağında değildi. Zamanı durdurdu ve çocuğun yanına yavaş bir şekilde ilerlerdi. Tam olarak yan yana geldiklerinde ise yapacağı şakanın komikliğinden gülmeye başladı. Çocuğun pantolonunu tuttuğu gibi indirdi ve biraz önce bulunduğu noktaya geri döndü. Sonra zamanı tekrar eski haline getirdi, Criss kahkahalarla gülerken çocuk koşusunun ortasında pantolonu düştüğünden yere kapaklanmıştı. Ardından ise bahçede onu fark eden diğer insanların kahkahalarına maruz kalarak, utanç ve kızgınlık içerisinde pantolonunu yarı yarıya çekerek tekrar koşarak uzaklaştı.

Hatta öyle eğlenmişti ki Patiayak bile sesini çıkarmamış hatta gülüş sesleri azda olsa Criss'in zihninde yankılanmıştı. Bu tür şeyleri fazla tasvip etmemesine rağmen o da belli ki kıza yapılan şeyin karşılığında çocuğa bir ceza verilmesi gerektiğinin farkındaydı. Bulundukları yerde fazla oyalanmadan, elinde ki topu atıp tutmaya devam ederek kızın yanına doğru ilerledi. Yanına yaklaşana kadar onu görüp görmediğinden emin değildi çünkü elinde tuttuğu kitaba gerçekten odaklanmış gibi görünüyordu. "Merhaba, aynı binadanız ancak daha önce tanışmadık sanırım? Ben Criss, bu da Patiayak." dedi asil kurdu göstererek. Kızla daha fazla konuşmak istediğini belli edercesine tam olarak önüne bağdaş kurarak oturdu ve gözlerinin içine gülümseyerek bakmaya başladı. "Biliyorum, şuanda gerçekten kitaba dalmış durumdasın ve konuşmak istemiyorsun. Ancak, şimdi göstereceğim şey belki ilgini çekebilir." dedi elinde tutmaya devam ettiği topu göstererek. Ardından bir elini topu tutan elinin üzerinde havaya kaldırdı ve aşağıya doğru hızla indirmeye başladı. Tam topa değerken bir anda zamanı durdurdu ve topu hızlı bir şekilde kızın ceketinin cebine yerleştirip eski pozisyonunu aldı ve zamanı tekrar eski haline getirdiğinde elini de eskiden top bulunan eline çarptı. "Ta da!" bu dışarıdan bakan birisi için topu ezdiği ve o şekilde kaybettiği gibi görünüyordu. Kızın bundan etkilenip etkilenmediğini bilmiyordu ancak birazdan fark edeceği gibi top şuanda diğer illüzyonistlerin yaptığı gibi adamın üzerinde değildi. Kızın üzerinde bir yerlerde duruyordu ve gösterinin vurucu noktasıda buydu. Gözlerinde büyük bir beklenti ile kıza bakarken kalbi neredeyse heyecandan yerinden çıkacak gibi olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euterpe Châtillon
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Euterpe Châtillon


Nerden : İngiltere.
Lakap : Eu ya da çok bilmiş. Siz ikisini de demeyin. Euro'da Carmy'e aittir, öyle diyeni döveriz. ^^

Zamanda Yolculuk Empty
MesajKonu: Geri: Zamanda Yolculuk   Zamanda Yolculuk Icon_minitimeCuma Eyl. 09, 2011 8:27 pm

    Havayı içine çekerken okuduğu kitabında tadına varmaya çalışıyordu. Sessizlik ve beyninin duruluğu buna izin verecek gibiydi. Ancak sessiz olduğunu söyleyemezdi. Bahçedeydi ve doğal olarak ses fazlaydı. Gözlerini bir anlığına etrafı tarayınca tekrardan kitabına döndü. Parmakları, sarı sayfalara değince vücuduna geçen elektriğimsi akımı hissetmiş gibiydi. Yüzüne yayılan gülümseme de bunun gerçekleştiğine ait küçük bir işaretti. Yayına yaklaşan ayak seslerini duymazdan gelerek, kendini daha çok kitaba verdi. ‘‘Merhaba, aynı binadanız ancak daha önce tanışmadık sanırım? Ben Criss, bu da Patiayak.’’ Her ne kadar başını kaldırmakta zorlansa da çocuğun siyah gözlerine bakabilmişti. Kısa olmayan saçları rüzgârdan dağılmış gibiydi ve yüzü oldukça sevimliydi. Normalden çok dostça bakıyordu. Çocuk, yere otururken genç kız ona bakmayı hala sürdürüyordu. ‘‘Biliyorum, şuanda gerçekten kitaba dalmış durumdasın ve konuşmak istemiyorsun. Ancak, şimdi göstereceğim şey belki ilgini çekebilir.’’ İlk cümlenin üzerine Euterpe daha da çok gülmeye başlamıştı. Kesinlikle doğruydu ancak dost bulmak amacı ile kitabını bir kenara koyabilirdi. Ayrıca göstereceği şey ise her zaman ki gibi onu meraklandırmıştı. Meraklı kız… Ne beklerdiniz ki? Küçükken de babası ona bir sürpriz getirince meraktan ölürdü. Doğum günleri ve yılbaşları da meraklı dakikaların yaşandığı günlerdi. Her zaman bir yaramazlık yapıp önceden öğrenmeye çalışırdı ancak hiçbirinde de başarılı olamazdı. Bunu hatırlayınca tebessüm daha da yayıldı yüzüne. Genç çocuk elinde tuttuğu topu gösterirken Euterpe yüzünü buruşturdu. Haydi ama bu muydu yani? diye düşünürken topu yavaşça aşağıya doğru saldı ve kayboldu. Top kaybolmuş muydu? Kesinlikle bir ipucu olmalıydı. Bakışlarını ellerden adamın yüzüne doğru kaydırdı. ‘‘Nerede?’’ Meraklılık duygusu, almış başını gidiyordu sanki. Genç çocuk gülümserken eli ile Euterpe’i işaret etti. Şaşırmıştı elbette ama üzerini aramaya başladı. Ceketinin cebinde bir kabarıklık fark edince gülümsedi ve topu avucuna hapsetti. Çocuk tam ağzını açacakken onu susturdu ve konuşmaya başladı. ‘‘Dur tahmin edeyim. Yeteneğin zamanla ilgili değil mi?’’ Yani aynı binada olmalarının nedeni de buydu. ‘‘Zamanı durdurabiliyorsun. Gerçekten harika.’’ Büyülenmiş bir şekilde elindeki topa baktı ardından da çocuğa. ‘‘Adın Criss değil mi? Bende Euterpe memnun oldum.’’ İlk dostunu da edinmenin sevincini yaşıyordu üstelik. Daha soracağı o kadar çok şey vardı ki… Ama çocuğu rahat bırakmalıydı. İlk günden sıkıp, bilgilere ve fizik kurallarına hapsetmek istemezdi. Yavaş esen rüzgarın etkisi ile saçları uçuşurken bir anlığına gözlerini kapadı ve bunların nasıl gerçek olduğunu gerçekten merak etti. Mucizeler… Facia ile gerçekleşen mucizelerdi bunlar. Elindeki topu Criss’e uzatırken tekrar gülümsedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zamanda Yolculuk
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
BAHÇE
 :: Park
-
Buraya geçin: