Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Tek İstediğim Biraz Huzurdu Ynetici2Tek İstediğim Biraz Huzurdu Ynetici3Tek İstediğim Biraz Huzurdu Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Tek İstediğim Biraz Huzurdu

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Vivian Mankowitz
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Vivian Mankowitz


Nerden : New York
Lakap : Viv

Tek İstediğim Biraz Huzurdu Empty
MesajKonu: Tek İstediğim Biraz Huzurdu   Tek İstediğim Biraz Huzurdu Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 9:03 pm

    Criss A. Grindel ~ Vivian Mankowitz
    Okuldan kaç.
    Yer; İstediğin herhangi bir yer.
    Kişiler; Sen ve istediğin kadar arkadaşın.




O an tam da olmak istediğim yerdeydim. Esen rüzgar saçlarımı dalgalandırıp, tenimi gıdıklarken ben en derin uçumlardan birinin kenarında bağdaş kurmuş Kanyon’un o muhteşem manzarasını izliyordum. Karşımdaki milyarlarca yıllık bir tarihti ve o kadar muazzamdı ki onu öylece izlemekten başka hiçbir şey istemiyor, düşünemiyordum. Onlarca rengin karışımı kayalıklar, metrelerce derinlikteki uçurumlar… Burası gerçekten de kafamı boşaltmam en ideal yerlerdendi. Evet, okuldan kaçmış ve buraya gelmiştim. Her ne kadar çoğu insana garip gelse de okulu asıp buraya gelmek benim en büyük zevklerimdendi. Üstelik okuldan çıkıp buraya gelmek bu kadar kolayken. Okulun kapısında güvenlik olmasına vardı, evet. Ama benim gibi bir yeteneğe sahip biri için güvenliğin hiçbir önemi yoktu. Tek cümlemle herkese kapıları açtırabilir, istediğim her yere girebilirdim. O gün de aynen böyle yapmıştım. Önce güvenlik görevlisinin zihnine girip okuldan çıkmama izin vermesini sağlamış, ardından burada, Kanyon’daki görevlilerin zihinleriyle oynayıp hiçbir koşul olmaksızın içeri girmeyi başarmıştım ve işte uçurumun kenarında tek başıma oturuyordum. Okuldaki dersler, yetenek geliştirme işleri derken kafam allak bullak olmuş, yaptıklarımdan hiçbir şey anlayamamaya başlamıştım. İhtiyacım olan sadece biraz huzurdu; ancak bunu da o okulda bulmak imkansızdı.

Kollarımı geriye atıp başımı hafifçe arkaya eğdim, gözlerimi kapadım ve bir süre rüzgarın büyüleyici sesini dinledim. Şakaklarımda dün geceden beri inanılmaz bir ağrı vardı ve ne bir ağrı kesici ne de masaj hafiflemesine yardımcı olmuştu. Uyuduktan sonra düzeleceğini sanmıştım ama hayır, uyandığımda şiddetlenerek devam ettiğini fark etmem uzun zaman almamıştı. Altın sarıcı saçlarımı, cebimden çıkardığım küçük lastik tokayla ensemde birleştirdim ve saate baktım. Aman Tanrım! Tam bir buçuk saattir burada öylece oturuyordum. Her ne kadar istemesem de artık kalkıp okula dönmenin zamanı gelmişti. Birileri yokluğumu fark edene kadar dönmüş olmam gerekiyordu. Yoksa yeteneğim bu kadar insanın zihinleriyle oynamaya yetmeyecekti. İşte o an ne kadar gereksiz ve aptalca olduğunu az sonra anlayacağım bir hareket yaptım ve o derin uçurumun kenarında hızlıca ayağa kalktım. Doğrulduğum an gözlerimin karardığını ve başımın döndüğünü hissetmeye başladım. Bu hızlıca ağaya kalktığımda hep yaşadığım bir şeydi. Yapmam gereken çok basitti; hemen kenardan uzaklaşmalıydım ancak dayanacak bir şeye ihtiyacım vardı. Fakat tutunabileceğim hiçbir şey yoktu ve korkmaya başlamıştım. Başımı çevirip uçuruma baktığım an sol ayağımın boşluğa düştüğünü hissettim. Panikle ayağımı çekmeye çalışırken dengemi kaybettim. Doğrulmaya, dengemi sağlamaya çalışıyordum; ancak aşağıdaki görüntü o kadar korkunçtu ki panikten bir türlü beceremiyordum. Etrafımda kimse yoktu. Attığım o acı çığlığı kimsenin duymayacağını düşünüyordum. Ve bir anda kendimi boşluktan düşerken buldum. Kollarım havada, saçlarım açılmış,dağılmış ve korku içinde çığlıklar atarken o derin uçurumdan düşüyordum. İçimdeki korku tüm benliğimi sarmıştı. Ölecektim. Hem de bu kadar saçma bir nedenden ve böyle bir yerde. Kendime inanmıyordum. Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Criss A. Grindel
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Criss A. Grindel


Lakap : Time Lord

Tek İstediğim Biraz Huzurdu Empty
MesajKonu: Geri: Tek İstediğim Biraz Huzurdu   Tek İstediğim Biraz Huzurdu Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 10:18 pm

Büyük Kanyon, doğruyu söylemek gerekirse burası Arizona içerisinde gitmeyi en sevdiği yerlerden bir tanesiydi. Okulun açık olduğu zamanlarda gelmeyi tercih ettiği bu yeri herkes bilmesine rağmen hiç kimse Criss'in gördüğü gibi görememişti buralarını. Kızıl rengin en güzelinin bulunduğu bu doğa harikası yerin her taşın altını, her köşenin sonunda açılacağı yeri hatta her hayvanın bulunduğu yuvayı avucunun içi gibi bilirdi. Özelliklerini de oldukça rahat bir şekilde kullanabiliryordu burada olduğundan, hatta çoğu zaman sırf zor durumdayken kendisine olan güvenini ve gücünü kullanımını arttırmak için burada kendisini denerdi. Uçurum en tehlikeli yerlerden birisiydi ve burada iyi olduğu sürece başına bir şey gelme olasılığının çok düşük olduğunu biliyordu. Hem buraya geldikçe geçmişte öğrendiği her şeyi pekiştirmişte oluyordu. Ve her ne kadar buraya geldiğini başka kimse bilmesede bir gün sevdiği veya aşık olduğu kişiyide buraya getirmek niyetindeydi.

Her şeye rağmen o yalnız değildi buralarda, yanında hayatını verecek kadar çok sevdiği birisi vardı. Ona evcil hayvanı olarak bakmak istemiyordu, öyle değildi çünkü. Onlar daha çok bir bütün gibiydiler ki zaten ruhların olayıda tam olarak buydu. Birbirlerinin sonsuza dek arkadaşı ve koruyucuları olmaları gerekiyordu, bunu zorunluluktan değil öyle hissettiklerinden yapıyorlardı. "Bu okuldan kaçmaların umarım daha fazla devam etmez, Criss." Patiayak'ın zihninde yankılanan o güzel sesi buraya geldiklerinden beri ilk defa konuşmuştu. Çok savunmacıydı, bir sürünün alfası olacak kadar güçlü ve zeki bir kurttu. Şuanda dahi dikkati tamamen etraftan gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşıydı, oturur pozisyonda çok uzaklara bakıyor gibi görünmesine rağmen diğer duyuları -örneğin işitme ve koku alma- şuanda kimsenin olamayacağı kadar iyi çalışıyordu. Yanlarına değil yaklaşmak, oldukça iyi ve güvenli bir mesafe içerisinde ortaya çıkan herhangi bir şeyi duyup, işitebilirdi. Criss, onun biraz daha rahat etmesi için elini dostunun başına koyup biraz okşadı. Bunun karşılığında hafif bir hırıltı duymasına rağmen dostunun çok hoşuna gittiğinin farkındaydı, sadece bunu ona itiraf edemiyordu. "Beni bilirsin Patiayak, sıkıcı olan ve zaten öğrendiğim şeyleri tekrar tekrar görmek istemem. Hem burayı sende seviyorsun kabul et." dedi ona takılmak için bir kere daha başını okşayarak.

Bir süre boyunca ne onlardan ne de o kızıla boyanan kanyondan herhangi bir ses çıkmamıştı. Burada sessiz kalmak çok zordu çünkü mutlaka bir cırcır böceği sesini sonuna kadar çıkartıp burasına hiç hak etmediği bir yeşillik havası katıyordu. Gene de burası üzerinde de fazla kötü durmadığını kabul etmek gerekirdi, tamamen sessizliğe gömülmek o kadar güzel değildi. "Criss, şuraya bak" elinin altında bulunan kurt bir anlığına hareketlenip yakınlarında bir yere gelen bir kızı gösterdi. Sarı uzun saçları kanyonun kızıllığı altında çok daha güzel bir şekilde parlıyordu. Bir süre boyunca kızı izledi, aslında bunu yapmasının birkaç nedeni vardı. Öncelikle buraya uzun zamandır bakıyordu ve artık gitmeye yakın olduğundan sıkılmıştı. İkincisi ise kız çok yakın oturuyordu ve onun yanına gidip tanışmamak için kendi içerisinde bir ikileme düşmüştü. Buraya onun gibi bir kızın gelmek için ne gibi bir sebebi olabilirdi, düşünemiyordu. En azından bir kereliğine birbirlerinin sorunlarına çözüm olmaları için yanına gitmeye karar verdi. Ayağa kalktı ve Patiayak'a fazla yaklaşmaması için birşeyler dedikten sonra ilerlemeye başladı. Kıza doğru ilerlerken aklında düşünceler olduğundan ona fazla bakmamıştı aslında, derken duyduğu ses ile önce kurta ardından kızın olduğu yere baktı. Ancak biraz önce oturduğu yerde kız yoktu, Criss daha düşüncelere dalmaya fırsat veremeden oraya doğru koşturmaya başlamıştı. Bir kaç uzun adımla oraya varıp kendisini uçurumdan aşağıya bıraktı, burasının yüksek olması nedeniyle kıza yetişme ihtimali vardı. Üstelik kız dik bir şekilde yere doğru gitmediğinden şuanda Criss'den daha yavaştı. Bir süre boyunca yüzünü yalayan hava ve kalbinin neredeyse yerinden çıkacakmış gibi atmasından başka birşey hissedemedi. Bir süre boyunca -ki atlayanlar için zaman uzunmuş gibi gelir, hele böyle yüksekten atladıysa- aşağıya doğru elinden geldiği an hızlı şekilde uçtu. Kızı son anda yakalayıp, sıkıca kendisine çekti ve sarılır sarılmaz ikisi beraber biraz önce Criss'in oturduğu yerde ortaya çıktılar. Bu kız için çok tehlikeli bir deneyimdi öncelikle o kadar zaman düştükten sonra bir anda zemini bu şekilde hissetmek onu rahatsız edebilirdi. Böyle bir şey olmaması için dua ederek bir süre kızın kendisine gelmesini bekledi "Şey, özür dilerim biraz ani oldu. Ama o kadar hızlı düşerken konuşacak birşey aklıma gelmedi. Ben Criss, bu arada." derken sesi oldukça neşeli çıkıyordu. Ancak saçmaladığınında bir o kadar farkındaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vivian Mankowitz
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Vivian Mankowitz


Nerden : New York
Lakap : Viv

Tek İstediğim Biraz Huzurdu Empty
MesajKonu: Geri: Tek İstediğim Biraz Huzurdu   Tek İstediğim Biraz Huzurdu Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 11:18 pm

Artık ümidimi kesmiştim. Sert zemine düşmemin ve korkunç bir şekilde ölmemenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyordum. Yüzüme çarpan rüzgar nedeniyle gözlerimi açamıyor, daha ne kadar düşeceğimi kestiremiyordum. Muhtemelen henüz beş saniye bile olmamıştı; ancak beş dakikadır düşüyormuşum gibi hissediyor ve bunun bir an önce son bulmasını istiyordum. Başımdaki ağrı inanılmaz derecede şiddetlenmiş, dayanılmaz bir hal almıştı. Her an bayılabilirdim ve bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyordum. En azından taşa çarptığımda acıyı hissetmemeyi umuyordum. Kendimi bırakıp, bilincimin kapanmasına izin vermiştim ki vücudumda birinin dokunuşunu hissettim. Her şey bir saniye içinde gerçekleşti. Biri bana sarılıyor gibiydi. Bir an için öldüğümü sandım. Bana sarılanın beni bu dünyadan alıp, diğer aleme götürecek bir melek olduğunu düşündüm ve kendimi ona teslim ettim. Aslında o durumda pek fazla alternatifim de yoktu. Ardından hiç beklemediğim ve anlam veremediğim bir şey gerçekleşti. Bir yerden zıplamışcasına yere indiğimi hissettim. Ayağımın altında hissettiğim zemin, uçurumdan düşmeden önce durduğum yerin zemini ile aynıydı. Karşımdaki benim yaşlarımda genç bir adamdı. Anlam veremiyordum. Kalbim göğsümden çıkacakmış gibi atıyor, kulaklarım uğulduyordu. Ellerimi göğsümde birleştirip derin nefesler almaya başladım. Nefes alış verişimi biraz olsun düzene sokmayı başardıktan sonra genç adamın konuştuğunu duydum. "Şey, özür dilerim biraz ani oldu. Ama o kadar hızlı düşerken konuşacak bir şey aklıma gelmedi. Ben Criss, bu arada." Söylediklerinin ne anlama geldiğini tam olarak idrak edene kadar boş gözlerle ona bakıyordum. Ardından histerik bir kahkaha attım ve ağlamaya başladım. Yaptıklarımın hiçbir anlamı olmadığını biliyordum. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken ara ara gülüyor sonra ağlamaya devam ediyordum. Az kalsın ölecekken biri beni nasıl olduğunu hala tam olarak anlayamadığım bir şekilde kurtarıyor, bir de üzerine çok ani olduğu için özür mü diliyordu. Ellerimi göğüs hizamda kaldırıp avuç içlerimi yukarı çevirerek boş gözlerle ona baktım. Olanları anlamaya çalışıyordum; ancak o kadar korkmuştum ki beynim doğru düzgün çalışmıyordu ve ben aradaki bağlantıları kuramıyordum. En sonunda olanları anlamaktan vazgeçtim ve bir süre sonra kendimi karşımda durup bana sakin bir ifade ile bakan genç adama sarılmış halde buldum. Saçmalıyordum. Kesinlikle saçmalıyordum; ancak o an nasıl davranmam, ne yapmam gerektiği hakkında en ufak fikrim yoktu. Kısa süre sonra sıkıca sardığım kollarımı genç adamın boynundan çekerek toparlanmaya çalıştım. Ellerimle kabarmış saçlarımı yatıştırmaya, kıyafetlerimi düzeltmeye başladım. Başımı dikleştirip beni kurtaran adama baktım ve konuşmaya çabaladım.. “Sen…Ben az önce… Sen beni…benim hayatımı kurtardın.” Fakat başarılı olduğum söylenemezdi. Kelimeleri düzgün bir şekilde bir araya getirip bir cümle oluşturmak bile o an oldukça zor geliyordu. Aklımı toparlayıp yeniden konuşmaya başladığımda biraz daha iyi hissediyordum. “Biraz ani oldu, ha? Ciddi olamazsın. Ben ölüyordum, hayatımı kurtardın ve söylediklerin bunlar mı?” Tekrar gülmeye başlamıştım. “Şey, ben de Vivian. Tanıştığıma ne kadar memnun olduğumu bilemezsin, Criss.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Criss A. Grindel
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Criss A. Grindel


Lakap : Time Lord

Tek İstediğim Biraz Huzurdu Empty
MesajKonu: Geri: Tek İstediğim Biraz Huzurdu   Tek İstediğim Biraz Huzurdu Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 12:16 am

Biraz önce yaşadıkları o adrenalin dolu anlardan sonra hala kalbinin atışları yavaşlamış değildi. Bu tür bir çılgınlık yapacağını bilmiyordu, buna rağmen şuanda yaşadığı bu durum karşısında oldukça mutluydu. Bir daha olsaydı eğer aynı şey hiçbir tereddüt etmeden, kendisini rüzgarın ve boşluğun kucağına bırakırdı. Şuanda üzerinde oluşan mutluluğun bir diğer nedeni ise biraz önce bir kızı uçurumdan düşüp ölmekten kurtarmıştı. Bir insanın hayatını kurtarmanın ona yüklediği bu mutluluğu ve gururu pek az şey yaşatabilirdi hayatı boyunca Criss'e. Biraz önce kıza karşı ettiği o lafların karşılığında ne duyacağını bilmiyordu, normalde hayatını kurtardığı için bile her insan teşekkür beklerdi. Ancak Criss bunun karşılığında kızdan onu affetmesi istiyordu, aslında kendi içinde haklıydı da çünkü zaten oradaydı ve onu kurtaracaktı. Bu biraz kader olayına kayıyordu, nasıl yaptığı ona bağlıydı ve şuanda bildiği tek şekilde onu kurtarmıştı. Her ne kadar bu yolun kızı biraz şaşırtacağını düşünse de elinden başka bir şey gelmiyordu.

Tam konuşmak için ağzını açıyordu ki birden kızın ona sarılmasıyla kelimeleri boğazına takıldı. Yüzünde oluşan şaşkınlık ifadesini kızın görmemesini umuyordu ve zaten o ifade çok kısa bir süre içerisinde oldukça içten bir gülümsemeye dönüşmüştü. Kız sarılmayı bırakıp tekrar karşısında belirli bir mesafede durduğunda ise Criss tekrar başlayamadığı konuşmasının bölünmesine tanık oldu. Buna sinir olmamış aksine ikidir aynı şeyin olması oldukça hoşuna gitmişti. Bu da yüz hatlarını yumuşatmış, gülümsemesini daha da içten bir hale getirmişti. Kızın konuşmaları nedense çarpan kalbini yavaşlamasına neden olmuştu, şuanda adrenalinin etkisi geçmiş sadece ilk tanışmanın üzerine yüklediği bir hızlanmaya sahipti kalbi. "İnan bende en az senin kadar sevindim tanıştığımıza. Tabii, Patiayak'ta öyle." derken onunda yanıma gelip kıza doğru gözlerini dikmesi bir oldu.

Güneş yavaş yavaş ortalıktan çekilip yerini Ay'ın getireceği ufak ışık altında karanlığa bırakmaya başlamıştı. Bununla beraber uzaktan bazı garip hayvanların sesleri de ortaya çıkmaya başlamıştı. "Buralarda bu saatte ne yapıyorsun?" diye bir soru yöneltti kıza Criss ve "Tabii ki, okuldan kaçmanın dışında birşeylerden bahsediyorum. Buraya fazla gelen olmaz." diyerek ekledi. Patiayak ise oradan geldiklerinde beri tek kelime etmemişti onunla, küs olmadıklarını düşünüyordu. Yine de eğilip onun başını biraz okşayıp kulaklarını kaşıdı. Buna gene klasik hırıldayarak tepkisini göstermişti ve bu da hala aralarının iyi olduğunun kanıtıydı. Ancak açık bir şekilde Patiayak burada değil olanları daha sonra konuşmak istiyordu. O yüzden Criss fazla üstüne gitmeden Vivian ile olan konuşmasına devam etti. Ve bir süre sonra da ikisi birlikte buradan tekrar okula döndüler.


Not: Neden bitirdiğimi yarın açıklayacağım düzenleriz tekrar olmadı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vivian Mankowitz
Fortunatus | Tiro
 Fortunatus | Tiro
Vivian Mankowitz


Nerden : New York
Lakap : Viv

Tek İstediğim Biraz Huzurdu Empty
MesajKonu: Geri: Tek İstediğim Biraz Huzurdu   Tek İstediğim Biraz Huzurdu Icon_minitimePerş. Eyl. 08, 2011 8:50 pm

Şimdi üzerimden o şoku atmış, tüm şirinliğimle Criss’e bakıyordum.Yüzünü dikkatlice süzdüğümde bana oldukça tanıdık geldiğini fark ettim. Okulda daha önce karşılaşmış; ancak tanışma fırsatı bulamamıştık. "İnan bende en az senin kadar sevindim tanıştığımıza. Tabii, Patiayak'ta öyle." Cümlesi biter bitmez ruhu olan siyah kurtun yanımda bitip gözlerini bana dikmesi bir olmuştu. Bakışlarının korkutucu olduğunu düşünüyordum; ancak her ne kadar bir ruh hayvanı olsa da bir kurttan yeni gördüğü birine karşı canayakın davranmasını bekleyemezdiniz. Patiayak’a bakıp gülümsemeye çalışırken, kedim Leia’nın nerelere kaybolduğunu düşünüyordum. "Buralarda bu saatte ne yapıyorsun? Tabii ki, okuldan kaçmanın dışında bir şeylerden bahsediyorum. Buraya fazla gelen olmaz." Başımı iki yana sallayarak gülümsedim. Haklıydı. Okuldan kaçıp buralara gelmek pek de normal bir şey sayılmazdı; ancak ben bundan hoşlanırdım. Bu olaydan sonra tekrar buralara gelmek isteyecek miydim, bilmiyordum. Ama o an, ölümden dönmüş biri olarak, hayatımı kurtaran kahramana bakıp sorusuna cevap verdim. Ona buralarda yalnız kalmaktan hoşlandığımdan, burada her zaman huzur bulduğumdan bahsediyordum ve o da beni oldukça dikkatli bir şekilde dinliyordu. Cümlemi bitirmemin ardından ileride bana doğru gelen beyaz, minik bir kedi gördüm. O kedinin Leia olduğunu anlamam uzun zaman almamıştı. Beyaz uzun tüyleri rüzgarda dalgalanarak bana doğru koştu ve kucağıma atladı. Ona sıkıca sarılarak nazik bir şekilde tüylerini okşadım. Bu sırada Criss ile sohbetimize devam ediyor, birbirimizi tanımaya çalışıyorduk. Kısa süre sonra kendimizi Büyük Kanyon’dan uzaklaşmış, okulda yolunda bulmuştuk. Criss her ne kadar bunun önemsiz bir şey olduğunu düşünüyor olsa da bu oldukça büyük bir şeydi ve ben ona hiçbir zaman ödeyemeyeceğim bir şekilde borçlanmıştım. Ancak o gün bunları düşünmenin zamanı değildi. Şimdi kafamı toparlayıp okula girmeli, derslere devam etmeliydim.

    RP sonu ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tek İstediğim Biraz Huzurdu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Amerika Birleşik Devletleri :: 
BÜYÜK KANYON
-
Buraya geçin: