Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
aile ziyareti Ynetici2aile ziyareti Ynetici3aile ziyareti Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 aile ziyareti

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lorelei Châtillon
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Lorelei Châtillon



aile ziyareti Empty
MesajKonu: aile ziyareti   aile ziyareti Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 6:16 pm


    Havada süzülürken aslında bunu yapmaması gerektiğini fısıldayan ruhuna itaat etmemeye çalışıyordu. Bir insanın onu görüp ‘Melekler yeryüzüne indi.’ gibi bir yorum yapması kaçınılmaz olurdu. Kanatlarını daha hızlı çırparak ailesine daha çabuk gitmesini sağlamaya çalışıyordu. Annesini her zaman ziyaret etse de babasını pek gördüğü söylenemezdi. Okuldan kaçmasına babası kızabilirdi; ama annesi buna seviniyordu bile. Annesinin en sevdiği özelliklerindendi bu. Ailesi başkent Phoenix’de oturuyorlardı. Aslında Londra’da oturmalarına rağmen, Lorelei okula başladığında taşınmışlardı. Onu daha çok ziyaret etmeyi hayal ettiklerini biliyordu genç kız ve bunun mümkün olmadığını anlattığında çok üzülmüşlerdi. Yine de geldikleri yeri çok sevdiklerinden taşınmamışlardı. Sıcağa alışmaları uzun sürse de komşulukları seviyordu. Yıllardır burada oturmalarına rağmen annesinin pek karardığı da söylenemezdi. Kanatlarını gene çırpmıştı ki yanında hissettiği soğuklukla başını sağa çevirdi. Dudaklarına belli belirsiz bir gülümseme yerleşmişti. Gülümseme bariyerlerini Duerre ile yıkmıştı. Şu an ikinci dostu olmuştu. Zaten topu topu iki tane dostu vardı. Biri ruh hayvanı olan baykuşu Lily biri de Duerre’ydi. Onunla okuldan kaçmak çok eğlenceli oluyordu. Baykuşu kanatlarını açmış yanında süzülürken önündeki yolun azaldığını hissediyordu.

    Evlerinin arka bahçesine indiğinde kanatlarını yok etmesi gerektiğini biliyordu. Babası hasta olduğundan dolayı komşuları gelmiş olabilirdi. Odaklanıp kanatlarını yok ederken hissettiği acıyı bastırması için alt dudağını ısırdı. O kadar ısırmıştı ki ağzına tuzlu bir tat gelmişti. İşaret parmağıyla kanı silip evin önüne doğru yürümeye başladı. Koşmuyordu ama adımlarını olabildiğinde hızlı atıyordu. Dün yapacağı ziyarette Duerre ile karşılaşıp, kanyona gitmişlerdi. Bugün ise bunun için gene okuldan kaçmıştı. Bir gün bunu fark etmelerinden korkmuyor değildi. Evin önüne geldiğinde bu korkusunu şimdilik içinden atmış olmasına seviniyordu. Evin ziline bastığında içeriden annesinin üzüntünün barındığı sesini işitti. Dudaklarına zar zor ve ufacık bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı. Ne kadar başarılı olduğunu bilemiyordu. Annesi kapıyı açtığında dudaklarında derinden gelen bir gülümseme belirdi. Gözlerinin altındaki mor halkalarla birleştirildiğinde, bu gülümsemenin uzun sürmeyeceği kanısına varmıştı genç kız. Sarılması çok sıcak bir hal alıyordu. Sarı saçlarına ara ara yerleşmiş olan beyazlarla, babasının hasta oluşunun onu çok etkilediği belli oluyordu. Lorelei gülümsemesinin silinmemesine özen göstererek içeri girdi. Annesi sonu gelmez sorularla onu bunaltmadan önce söze girdi.

    Anne, babam odanızda mı?
    Ne? Ah, evet odasında tatlım… Sen git, ben sana süt ile kurabiye getireyim.” Annesinin hiç değişmeyen bir huyu o geldiğinde ikram ettiği yiyecekti. Süt ve kurabiye onun vazgeçilmezleriydi; ama büyüdükçe artık ilgisini çekmemeye başlamış olan sütü annesini kırmamak için reddetmiyordu. Ailesinin yanında binasına ait olan özelliklerini sergilemiyordu. Sanki bambaşka bir yere giriş yapıyordu o anda. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarak hızla, sağdaki ilk odaya girdi. Oda sade döşenmişti. Annesinin en sevdiği renk olan beyaz her yerdeydi. Duvarlar, lambalar, dolap, komedin, yatak, yatak örtüsü, perdeler, halı… Her şey beyazdı. Odadaki nadir renkler, ailesiyle çekildiği fotoğrafların süslediği duvardı. Bu duvar hemen yatağın üstündeydi. Ailecek ona fotoğraf duvarı diyorlardı. Aynı duvardan, her odada vardı. Salonda ise üç duvar ve raflar resimlerle doluydu. Her resim ayrı bir zamanda, ayrı bir yerde çekilmişti. Yatağın bembeyaz örtüsünün altında yatan saçları epey beyazlamış; aynı zamanda son derece yakışıklı olan adam, Lorelei içeri girdiğinde gülümsedi. Kalkmaya çalışsa da Lorelei hemen engelledi onu. Yatağın dibinde, yere oturarak babasının elini tuttu ve havadan sudan konuşmaya başladılar. Konuşmaları, babasının öksürük nöbetleriyle kesiliyordu. “Lorelei… Yanıma yatar mısın? Sana doya doya sarılmak istiyorum.” Lorelei gülümseyerek hemen onayladı ve okuldan eve kadar uçmanın verdiği yorgunlukla gözlerini kapattı. Babası ona sımsıkı sarılıyordu.

    Lorelei, tatlım. Belki de her şeyi öğrenmenin zamanı geldi. Biliyorsun, on dokuzundasın.
    Hayır, baba daha on yedimdeyim.
    Ah, tamam tamam… Her şeyi anlayabilirsin. Biz senin, öhö öhö, gerçek ai-
    Kurabiyeler geldi!” Annesinin böldüğü konuşmayla Lorelei yataktan çıkıp, o mükemmel kurabiyelere yumuldu ve ailesiyle mükemmel bir gün geçirmeye devam etti. Eğer annesi konuşmayı bölmeseydi. Şu an annesi ve babası dediği insanların aslında amcası ve yengesi olduğunu, nefret ettiği yengesinin ve amcasının ise gerçek annesi ve babası olduğunu öğrenecekti. Hatta kuzeni sandığı kişinin aslında ikizi olduğunu da öğrenecekti; ama şu bir gerçekti ki yalanlarla daha mutluydu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
aile ziyareti
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Amerika Birleşik Devletleri :: 
BÜYÜK KANYON
-
Buraya geçin: