Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
kanatlı pratik Ynetici2kanatlı pratik Ynetici3kanatlı pratik Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 kanatlı pratik

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lorelei Châtillon
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Lorelei Châtillon



kanatlı pratik Empty
MesajKonu: kanatlı pratik   kanatlı pratik Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 12:41 pm



    Bu saatte nereye gidiyorsun?
    Bu seni ilgilendirmez.” Şu sıralar kendisine yöneltilen bütün sorulara verdiği cevabı büyük bir nefretle savurdu karşısındaki kıza. Kim olduğunu bile bilmediği kızın kendisiyle konuşmaya hakkı olduğunu düşünmüyordu. Çoğu akşam yaptığı gibi bahçede dolaşmaya çıkıyor gibi gözükse de şu an arenaya gitmeye karar vermişti. Yeteneğini, iki yıldır geliştirememesinin altındaki neden aptallık gibi dursa da, asıl nedeni kanatlarını sınavlarda veya düellolarda göstermeyişiydi. Arena ise bu iş için alıştırma yapmalık bir yerdi. Saçlarını atkuyruğu yapmıştı; ama bu işte pek başarılı olduğu söylenemezdi. Önüne düşen bir tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırırken, aklına gelen düşünceyle irkildi. Şimdi sırası mıydı sanki? Annesi ve babası telefona karşı olduklarından, ilkel insanlar gibi mektup gönderiyorlardı. Telefonları vardı elbette; ama sağlığa zararlı olduğunu savunurlardı her zaman. En son mektuplarında babasının hasta olduğunu üzüntüyle belirtmişti annesi. Lorelei, mektubu dün sabah aldığından kaçma şansı yakalayamamıştı. Babasının durumu konusunda çok endişeleniyordu. Lorelei ile her zaman iyi anlaşıyorlardı, annesi kadar olmasa da. Bu düşüncelerden boğulmak yerine arenayla arasını kapatmak için adımlarını hızlandırdı. Geceleri okulun sessizliğini seviyordu. Belki de buranın tek sevdiği özelliği buydu. Okulun sabah gürültüsü kulaklarında yankılanıyorken omzuna konan baykuşla duraksadı. Bu ruh hayvanı olan baykuştu. Gerçekten çok tatlı olmasının yanında, beyaz olduğunu hayal ediyordu Lorelei; ama sadece hayal ediyordu; çünkü ruh gibi mavimsiydi, diğerleri gibi. Baykuşunun adını ‘Lily’ koymuştu. Aslında baykuşların cinsiyeti konusunda pek bilgisi olmasa da kendi ruhunun dişi olduğunu ansiklopedilerden çözmüştü. Ruhuyla ilk karşılaştığı yılları anımsıyordu da; ne kadar aptaldı. Evde, odasında karşısına çıktığında büyük bir çığlık basmıştı. Neyse ki babası evde değildi o zaman. Annesine söylese de onun hayvanı göremeyişini, kendisine özel bir hayvan oluşuyla yorumladı. Sonuçta kanatlıydı ki bu da çok normaldi.

    Düşüncelerinden oluşmuş, hayal trenine bindiğinden çoktan arenaya gelmiş olduğunun farkına varmamıştı. Ta ki yuvarlak arenanın tam ortasında durana kadar… Omzundaki baykuş çoktan uzaklaşmıştı. Ne zaman uzaklaşıp ne zaman belireceğini iyi biliyordu. Başını gökyüzüne çevirdi. Yukarıdaki yıldızlara ulaşma hayali vardı. Çok yükseklerde bir gün uçacaktı ve onlara yaklaşacaktı. Gözlerini kapatarak kanatlarını çıkarmaya odaklandı. Kanatları havayı yaladığında gözlerini açtı. Kanatlarının havayla temasını, tıpkı kolları veya bacakları gibi hissediyordu. O beyaz, kadife şeyler onun uzuvları gibiydi. Durduğu yerde kanatlarını sallıyordu. Oluşan hava akımında, kendini unutuyordu; ancak şimdi hayaller âlemine girmenin sırası değildi. Başını gökyüzünden indirmeden havalandı. Tüm gücünü hızlanmaya vererek yükseldi, yükseldi ve yükseldi. O kadar hızlı gidiyordu ki bu kendisi için yeni bir şeydi. Ama bir den bir şey oldu. Kendini aşağıya düşerken buldu. Hava basıncına dayanamayan kanatları varsa ne işe yarayacaktı ki? Kanatlarını zorlayarak düşüşünü engellemeye çalışsa da başarılı olamadı. Sırt üstü yere çakıldığında sadece kanatları değil, sırtı ve vücudunun her noktasına eş zamanlı olarak bir acı yayıldı. Ağlamamak için yüzünü buruşturarak ayağa kalktığında, kanatlarına lanet ediyordu. Yükselme işini tekrar denemeye kalkıştığında da sonuç farklı olmadı; ama bu sefer farklı olan bir şey vardı. Düşüşünü engelleyebilmişti. Üç kere daha denediğindeyse, artık bundan vazgeçmesi gerektiğini anlamıştı. Kanatları hava basıncını dengeleyecek kadar güçlü değildi.

    Şimdi ise… Hava akımı yarat bakalım Lorelei.” Diye fısıldadı kendi kendine. Düşmanlarını kanatlarıyla, devirmenin en iyi yoluydu bu. Derin bir nefes alarak kanatlarını sonuna kadar esnetti. Bu parmaklarını çıtırdatmak gibi bir şeydi. Rahatlatıyordu; ama onun gibi zararlı değildi. Kanatlarını gerdi, gerdi ve daha çok gerdi. Birden önüne doğru iki kanadı birbirine çarptı. Öyle yüksek bir ses çıkmıştı ki uyanma ihtimali olan öğrenciler aklına geldi; ancak bunun endişesini yaşamayı sonraya saklayabilirdi. Şu an çakıldığı duvarın dibinden kurtulmalıydı. Hava akımını kendisi de yenememişti. Kendisi geriye doğru uçtuğunda bu savaşma işini, zehirli iğneler saçan bileziğine bırakmaya karar verdi. Bu hava olayını öğrenmesi zaman alacaktı. Şimdi ise, sadece yumuşak yatağına uzanmak istiyordu. Elleriyle yere destek yaparak kalkmaya çalışsa da yapamıyordu. Metabolizması gereği kilo almayan bedeni bir an da yüz kat ağırlaşmıştı sanki. Kanatları, yükler haline gelmişti. Gözlerini kapattı ve onları yok etmeye odaklandı. Acı çekeceğini biliyordu. Bu yüzden kanatlarını ortaya çıkarma işini çok sık yapmıyordu. Sonunda kanatlarını saklarken çekeceği acıyı biliyordu. Ufak bir çığlık eşliğinde, kanatlarını yok ettiğinde derin derin nefesler alıyordu ki yere destek için koyduğu elleri hafif bedenini kaldıramadı ve yere yapıştı. Tekrar kalkmaya çalışmadan önce, sırt üstü dönüp, uzanmaya karar verdi. Gözlerini yıldızlara diktiğinde uyumaması gerektiğini biliyordu. Uyumayacaktı da… Uyumayacaktı. Burada bulunmak istemiyordu. Uyumayacaktı… İtirazlarına rağmen gecenin kollarına adımını çoktan atmıştı Lorelei. Gözleri kapandı ve derin bir uykuya daldı.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kanatlı pratik
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
ARENA
-
Buraya geçin: