Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Das Ende des Tages, unglücklich letzten. Ynetici2Das Ende des Tages, unglücklich letzten. Ynetici3Das Ende des Tages, unglücklich letzten. Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Das Ende des Tages, unglücklich letzten.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Phoebe C. Masen
Sobrius | Gui
Sobrius | Gui
Phoebe C. Masen



Das Ende des Tages, unglücklich letzten. Empty
MesajKonu: Das Ende des Tages, unglücklich letzten.   Das Ende des Tages, unglücklich letzten. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 9:33 am

    Sadece bir sırt çantasında bulunanlar ile devam ettireceği yaşamını düşündü Phoebe. Valiz almamıştı, belki de çoğu eşyası ona ailesini hatırlattığı içindi bu olanlar. Onların ölümünün ardından teyzesi yüzünden, unutmak istediği anılarla birlikte Paris'e taşınmıştı. Kardeşlerinin kıskançlığının onun hayatını kurtaracağını nereden bilebilirdi ki? Aslında, o kazaya sebep olan şeyi de bilmiyordu. Belki onun yokluğunu fark eden babası bir anlık dikkat dağınıklığı yaşamıştı ve bu arabalarının çarpması için yeterli olmuştu. Belki de bu okul onun için bir kurtuluş olacaktı, emin değildi. İnsanlara kötü ve küçümser bakışlar atmasıyla geçen bir günün sonunda, ne bekleyebilirdi ki? Her şeyin yeni başladığını düşünebilirdi. Ama yeni başlayan şey neydi? Daha mutlu olacağı bir hayat mı? Sanmıyordu. Herkesin ondan nefret edeceğinden emindi Phoebe. Arkadaşları olabilirdi belki, ama onlar da çıkar üzerine kurulu olurdu. Hayatı boyunca gerçekten arkadaşım diyebileceği bir insanla karşılaşmamıştı kız. Belki de ailesinin onu şımartarak büyütmüş olmasından geliyordu bu sorun. "İnsanlar şımarık kişilerle takılmayı sevmez." demişti babası ona. Aslında kızı şımartanın kendini olduğunu düşünemeyecek kadar sersem miydi? Onun bu halde olmasına sebep olan kişi olduğunu anlamak bu kadar mı zordu onlar için? Şımartılmayı sevmediğini söyleyemezdi kız. Yalnızlığı da seviyordu, kendisini keşfetmesi için iyi oluyordu. Şımarık davranmadığı tek zamandı kendi başına olduğu anlar. Yine de o kazadan sonra değişmişti Phoebe. Belki teyzesinin ona davranış biçimiydi değişmesini sağlayan, belki de sadece kazada ailesini kaybetmiş, psikolojisi bozuk bir kız gibi davranmasıydı tüm sorun. Bilmiyordu, emin olamıyordu. Aslında, bunları düşünmeyi bırakmak istiyordu. O çok düşünceli bir kız değildi, felsefe yapıp durduğu falan da yoktu. Ona göre de değildi zaten. Kendisini rahatlatmak için teknolojiyi kullanırdı o. Ünlü düşünürler gibi saatler geçirmezdi. Belki şımarık yanını ortaya çıkarır, kendisini sinir eden insanları ezerdi. Phoebe böyle biriydi. Kişiliğini değiştiremezdi. O zaman tanıdığı ve bildiği her şey kaybolmuş olurdu gözünde. Sert bir şeye çarptığını fark ettiğinde duraksadı. Düşüncelerine dalmış, yeniden önüne çıkan bir şeyi fark etmemişti. Bu yönü giderek sinirini bozuyordu Phoebe'nin. Yatakhanesinin kapısının önünde beklerken, içerisinin rahat olup olmayacağını düşündü. Sonuçta onlara seçilmiş kişi oldukları söylenmişti değil mi? İçerisini onlara göre düzenlemiş olmalılardı. En azından öyle umuyordu kız. Onların boyutuna göre biraz büyük kapıyı kısa bir süre inceledi. Kapıyı açmadan önce, yüzündeki somurtkan ifadeyi değiştirdi ve yerine şımarık kızın küçümser ifadesini getirdi. Her zaman bu şekilde rol yapıyor olması, duygularını saklamasında oldukça ustalaşmasını sağlamıştı. İnsanlara kendisini soğuk biri olarak gösterebiliyordu ve bu, hoşuna gidiyordu. Gerçek kişiliğini saklamak, başkalarını tanırken maskelerini değiştirmek, artık onun bir parçası gibi olmuştu. Yılanı andıran soğukluktaki, açık yeşil gözleri ile yatakhanesine bakmaya başladı kapıdan. İçerisi fazla kalabalık değildi, henüz, yine de bu kızın rahatlamasını sağlamıştı. Dışarıya son bir kez özlemle baktıktan sonra kapıyı kapattı ve kendisine bir yatak aramaya başladı. Girdiği zaman bile onu dikkate almamış kişiler, Phoebe yatağını ararken kendi işlerine bakmaya devam etmişti. Yeni birinin gelmesi, onların umurunda değilmiş gibi duruyordu. Hayatı boyunca şımartılmış bir kız için bu oldukça şaşırtıcı, ama Phoebe için harika bir şeydi. İstediği gibi kendi alemine gömülmek ve bir süre çıkmamak istiyordu. Eşyalarını yerleştirmek, başından geçenleri değerlendirmek ona iyi gelebilirdi. Özellikle çantanın ağırlığı omuzlarının iyice çökmesine yol açtığı şu dakikalarda. Derin bir nefes aldıktan sonra aramayı bıraktı ve cam kenarına yakın bir yeri seçti. O noktadan hem girenleri, hem de yatakhanede oturanları rahatlıkla izleyebilirdi. Birlikte zaman geçireceği insanların kişiliğini öğrenmek, onun hobisi gibi olmuştu artık. Ağır çantadan kurtulmanın getirdiği mutlulukla ayakkabılarını çıkardı ve yatağa oturup ayaklarını uzattı. Artık yerleştiğine göre yatakhaneyi daha rahat incelemek için fırsatı olabilecekti. Çantasını, bir süre karıştırdıktan sonra aslında okumayacağı kitabı çıkardı ve okuyormuş gibi yaparken inceleme işine başladı. Yatakhanelerindeki ağırlık mavi rengi ve tonları üzerindeydi, bu hoşuna gitmişti çünkü Phoebe gözlerinin rengi olan açık yeşilden sonra en çok maviyi severdi. Duvarları buz mavisiydi ve bu onların soğukluğunu yansıtmak açısından iyi bir seçim olmuştu. Henüz camdan, yatakhanelerinin onlara nasıl bir manzara sunduğunu görememişti fakat en kısa zamanda onu da görebilirdi. Sonuçta, oradan ayrılmıyordu, acelesi de yoktu. Sobrius binasına ait diğer kişilere baktığında, onların bu kadar umursamaz olması belki biraz şaşırtıyordu kızı. Peki ala, onun da umursamaz olduğu zamanlar oldukça fazlaydı. Ama yatakhaneye biri girdiğinde başını bile kaldırmayacak kadar umursamaz değildi. Kimsenin onunla ilgilenmemesi, biraz olsun sinirlerini bozarken kitabı sertçe kapattı ve oldukça gürültülü şekilde yanındaki çekmecenin üzerine koydu. Birkaç kişi başlarını kaldırıp ona bakma zahmetine girerken, diğerleri işlerine devam etmişti. Bu kızın iyice moralinin bozulmasına yol açarken, çekmecesinin üzerine bırakılmış broşürü fark etti. Diğerlerine son bir kez öfkeli bakış attıktan sonra onu zarif bir şekilde eline aldı ve okumaya başladı. Liseyi tanıtan ve olacakları söyleyen bir broşürdü elindeki. Bazı noktaları geçerken, tüm takımların özelliklerini okumaya karar verdi. Zeka, soğukluk, neşeli ve cesur. Naturalis takımını okurken burun kıvırmadan edemedi. O takımdaki insanlarla hiç anlaşamayacağını anlamıştı şimdiden. Fazla neşeli insanlarla takılamazdı o. Hayata her zaman olumlu bakanlar hep yapmacık gelirdi ona. Kendi takımını yeniden okurken ise hoşnutsuzluğu gitmiş, bir gülümseme almıştı yerini. Sobrius takımının neredeyse tüm özelliklerini taşıyordu ve bu hoşuna gidiyordu. "Kimse bulaşmak istemez onlara, zaten onlar da kimse ile iletişim kurmak için ek bir çaba göstermezler. Öyle soğukturlar ki, siz ne kadar uğraşsanız da iyi bir iletişim kurmayı beceremezsiniz onlarla. Yetenekleri genellikle zarar vermeye dayalıdır, bu konuda üzerlerine yoktur. Acı çektirmek ve var olanı yok etmek en büyük zevlerinden biridir. Takımın rengi buz mavisidir. Buz kadar soğuk ve katı olduklarının temsilidir bu renk. Sobrius Takımı kesinlikle düşman olmaya gelinmeyecek bir takımdır." Kendini beğenmiş bir şekilde bakıyordu elindeki broşüre. En iyi takıma girdiğini düşünmeye başlamıştı kız. Binasının özelliklerini bilmek bir bakıma moral olmuştu onun için. Bu ortama alışması gibi bir ihtimali bile vardı. Okumayı bırakıp, çantasına tıktığı broşürden sonra bir kez daha baktı kendi işleri ile ilgilenen, aynı takımda olduğu kişilere. "İleride, buraya alışabilirim." Diye mırıldandı kimsenin duyamayacağı sesle. Şimdilik onlar gibi olacak ve kendi halinde takılacaktı. Onun için en iyisi buydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://weliveinthemysticalword.tumblr.com/
 
Das Ende des Tages, unglücklich letzten.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
I. KAT
 :: Sobrius Sınıf Yatakhanesi
-
Buraya geçin: