Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt. Ynetici2Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt. Ynetici3Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt. Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Sidonia Doris Blecher
Sobrius | Gui | Bina Başkanı
Sobrius | Gui | Bina Başkanı
Sidonia Doris Blecher


Nerden : Aslen Deutschland, lyaşıyordu in France.
Lakap : Uydur bakalım.

Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt. Empty
MesajKonu: Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt.   Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 6:16 am

3.Okulundaki ilk gününde yatakhanen hakkındaki görüşlerini anlat.
Yer; Yatakhanen.
Kişiler; Yalnızca sen.



    Bavulunu zar zor taşıyordu. Aslında buraya gelmek gerçekten hiç istemiyordu fakat kendini bir şeyler yapmak zorundaymış gibi hissediyordu. O hiçbir zaman hırslı biri olmamıştı, hiçbir zaman bir şeyler yapmaya çaba göstermemişti. Umursamaz tavrı her zaman için ağır basmıştı. Zekiydi, fakat asla zekasını derslere harcamamıştı. Fakat bu olaya da içinin ısındığı bir gerçekti, daha önce hiç böyle bir dersle böyle bir okulla karşılaşmamıştı. Aslında geçmişte yaşadığı her şeyin boşa olduğunu düşünüyordu. On ikiyaşında yeteneğini keşfettiğinde buraya gelmesi daha doğru olurdu. Daha önce böyle bir okulun varlığından haberi olsaydı, son bir yılını da buna yanarak geçirmezdi. Hırsızı hırpalayışını, onun ruhuna acı çektirmeyi kendisi istememişti. Bunu ona o adam zorlamıştı ve nasibini de almıştı. Fakat yine de içinde bir burukluk vardı. Belki de o gün, böyle bir hareket yapmasaydı şu anda zar zor da olsa toparlayabildiği eski yaşantısına geri dönebilirdi. Her zamankinden farklıydı, o sinirli havaları sönmüş yerine meraklı bir kız gelmişti. Okulda şimdilik bir fırtına estirmeyi düşünmüyordu, belki ileriki zamanlarda adı en çok konuşulan öğrenci olabilirdi ama birkaç günlüğüne yerinde oturacaktı. Zaten henüz daha yatakhaneye girmemiş bir öğrenci için çok fazla şey planlamıştı. Yatakhanenin kapısını inceledi bir süre, büyüktü. İçinin hafif konforlu olmasını diliyordu, sonuçta onlar seçilmiş insanlardı. Bu durumda seçilmemeyi yeğlerdi ama, yine de kendisi gibilerle okumak ona iyi gelecekti. Annesi ve babası onu şutlamak için bu okula yollamadılarsa eğer... İnce elleriyle hafifçe kapıyı çaldı, sanki özel bir odaymış gibi burası. İçeriden kendisini takan bir ses duymayınca kapıdan içeri girdi ve birden mavi gözleri büyüdü. Burası, hayal ettiğinden daha güzeldi. Sıradan bir yatakhaneydi ama düşündüğünün aksine, hiç kimse ona garipseyen gözlerle bakmamıştı. Hatta kimsenin umrunda bile olmamıştı! Buradakiler aynı onun gibiydiler. En azından ilk izlenimine göre. Sağ ayağını öne attı ve yürümeye başladı. Yavaş ve hafif adımlarla ilerliyordu. Yataklar, eskiden kaldığı bir yatılı okuldakine göre çok güzeldi. Büyük sayılırdı, en azından içine sığabileceği gibiydi, kırk numara ayaklar dışarıda kalmayacaktı. Her şey bir düzen içerisindeydi, daha önceden burada olduğu belli olan öğrenciler dimdik duruyordu. Herkes kendi alemindeydi, kimsenin birbirinden haberi yoktu. Tek ortak noktaları vardı, o da Sobrius. Evinde olsa, herkes ona yardım etmek amacıyla ayaklanıp bavullarını taşırdı. O ise mavi gözlerini sonuna kadar açmış, boş bir yatak arıyordu. Gözden uzak bir yer olmasını istiyordu, hafiften bir bilinmezlikti amaçladığı. Sonunda, en köşede kendine bir yer bulmuştu. Alt ranzanın boş olduğunu fark etti ve adımlarını hızlandırdı. Yatağın kenarına geldiğinde sinsice gülümsedi, bavulu elinden bıraktı ve kendini yatağa attı. İstediği şey tam da buydu. Birazcık huzur, sessizlik. Kendini hırpalamamak, dışlanmamak. En güzeli de, kendi gibilerle takılmak olacaktı. Birden yanına yaklaşan birini gördü. Bu güzel anı bölünmüştü, tanımadığı bir kişi tarafından. Bundan pek hoşnut olduğu söylenemezdi ama yatakhaneye yeni gelmiş biri olaraktan olay çıkarmak değildi amacı. Çocuğa baktı, hafif yakışıklı olduğundan katlanılabilir buldu. Yeşil gözleri, kızın gözleriyle buluşmuştu. Elinde broşür tarzında kağıtlar vardı, onu Doris'e uzattı ve tek kelime etmeden, umursamazca kendi yatağına doğru ilerlemeye başladı. Doris bir süre çocuğun arkasından baktı, ardından yatağına uzanıp broşürü incelemeye başladı. İlk gözüne çarpan, kendi binası olmuştu. Tam olarak bilgi almak adına belki de hayatında ilk kez isteyerek okumaya başladı. "Kimse bulaşmak istemez onlara, zaten onlar da kimse ile iletişim kurmak için ek bir çaba göstermezler. Öyle soğukturlar ki, siz ne kadar uğraşsanız da iyi bir iletişim kurmayı beceremezsiniz onlarla. Yetenekleri genellikle zarar vermeye dayalıdır, bu konuda üzerlerine yoktur. Acı çektirmek ve var olanı yok etmek en büyük zevlerinden biridir. Takımın rengi buz mavisidir. Buz kadar soğuk ve katı olduklarının temsilidir bu renk. Sobrius Takımı kesinlikle düşman olmaya gelinmeyecek bir takımdır." Aslında eşitliği savunan bir politikacı olsaydı, kesinlikle buna karşı çıkabilirdi. İnsanları gruplandırmaktan pek hoşlanmıyordu ama kesinlikle bu cümleler doğruydu. Yeteneği, insanlara zarar vermek adınaydı. Altı yıl öncesini hatırlamaya başladı. Kulaklarına doluştu babasına bağırışları. Ardından kitapların yıkılışıyla annesinin çığlıkları. Babasının kanayan eli gözlerinin önüne gelince, bir süre donakaldı. Görüntüler, gözlerinin önünden kayıyordu. Buraya düzelmeye gelmişti, oysa daha yatağına uzandığı ikinci dakikada eski bunalımlı günlerine geri dönmüştü. Birden bir tokatla kendine geldi, yüzünü buruşturdu. Kimse ona tokat atamazdı! Burası zarar verenlerin binasıydı, acı çektirenlerin takımıydı. O halde, bunu yapmaması daha hoş olurdu karşısındaki kişinin. Gözlerini döndürdü, az önceki tokatın sahibine baktı. Ona broşürü getiren çocuk olduğunu görünce yüzündeki ifadesini sildi. "İyi misin?" Muhtemelen buranın da saf iyilik meleği çocuğu karşısındakiydi. Doris, başını olumsuzca iki yana sallayınca çocuk elinden tutarak onu kaldırdı. [color"DarkSlateGray"]"Yüzünü yıkayalım istersen."[/color] dedi. Doris'in itiraz edecek hali yoktu, çocukla beraber yürümeye başladılar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Der erste Tag, bekomme ich gelangweilt.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
I. KAT
 :: Sobrius Sınıf Yatakhanesi
-
Buraya geçin: