Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Chosen Master RPG
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kurgu
    Profesör Austin'in deneyi yalnızca özel yetenekli gençlerin ortaya çıkmasına sebep olmamıştı. Okul pencerelerinden, kapılarından sızan buharın; toprakla, havayla, suyla ve çeşitli elementlerle etkileşimi sonucu bir takım varlıklar daha oluştu. Bunlar tekin yaratıklar değildiler ve gelecekte özel yetenekli Master'lara büyük sorunlar çıkaracaklardı.
Yönetim Kadrosu
Kelepçeler ve Zincirler Ynetici2Kelepçeler ve Zincirler Ynetici3Kelepçeler ve Zincirler Ynetici4
Duyurular
#Sitemiz açılmıştır.

#Sitemizdeki avatar boyutu, 150|3xx'dir.

#Sınıf başkanı seçimlerine adaylık için lütfen Tık.


 

 Kelepçeler ve Zincirler

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Phill Goldwill
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Phill Goldwill


Nerden : İngiltere

Kelepçeler ve Zincirler Empty
MesajKonu: Kelepçeler ve Zincirler   Kelepçeler ve Zincirler Icon_minitimePtsi Eyl. 05, 2011 11:56 pm

  • ...


    Sıradan olan her şeye elveda! Bir çırpıda ağızdan dökülürken aynı akıcılığın yürekte de etkili olmasını diliyordu insan. Her şeye rağmen dimdik durabilmek, topuklarını ağrıtıyordu yaşamak. Hayatının çok daha farklı olacağını bile bile yeni düzene temel atıyor olması yüreğini burkuyordu. Eski rahatlığını bulamayacağı gibi yetenekleri de gözler önünde, kem bakışlarla kendisini süzüyordu. Bazen kendi anılarını da silmek, hatta yerini çok daha farklılarıyla değiştirmek istese de gerçeklerle yaşamayı öğrenebilmişti. Çok sevdiği kız kardeşine arada fark ettirmeden destek olsa da tümüyle acılarını kapatmak istemiyordu. Gerçekleri bilmeli, yarasını deşip bağışıklık kazanmasını sağlamalıydı. Ancak bu şekilde ayakta durabileceğini biliyordu. Sakladıkları küçük sırrın endişesiyle dudaklarını aralayıp ' Buradan olabildiğince uzaklaşmalıyız. ' dediği günü en az ailesini kaybettiği gün gibi hatırlıyordu. Anılarla oynuyor olması hafızasını güçlendiriyor olabilirdi fakat bunu söylemeye cesaret edememesi olağandı. Kimse laboratuvar faresi olmayı kabul etmezdi nitekim. Düşüncelerle baş başa kalmaktan nefret ediyordu; en az diğerlerinden olduğu gibi. Yumruklarını sıktı ve Lillian'a bahçede, buluşacakları yeri ima edecek hisli bir bakışın ardından fısıldadı. ' Zindanları ziyaret etme vakti geldi sanırım. Biraz cezalandırılmayı hak ettik , ne dersin? ' Gözünün tekini kırptıktan sonra koridorlarda yavaşça ilerledi.

    Etrafta gördüğü bulanık bir ucube nehrinden farksız değildi. Bodruma inmeleri yasaktı ancak buraya geldiğinden beri hangi yasağa kulak asmıştı? En fazla cezalandırılırlardı ki kız kardeşiyle yetenekleri birleştiğinde bunu imkansız kılacak faktör ortaya çıkıyordu. Burada gücünü kontrol etmeyi öğrenmek için gelmemişti. Asıl amacı daha güvenli bir yuva ve surları andıracak şekilde uzun bahçe duvarlarının ardında saklanacak küçük bir sırdı. Annesi ve babasını kaybettikten sonra midesinin biraz üstünde oluşan boşluk hiç dinmeyecek gibiydi. Günden güne büyürken yerini doldurmak için çeşitli restoranlarda part time çalışmak mı gerekiyordu? İştahı yıllardır hiç açılmamıştı ve yediği her lokma ağzında adeta dikenlerden oluşmuş çikolata toplarından daha az canını yakmamıştı. Yine de kardeşi yanındaydı ve onu ne pahasına olursa olsun korumalıydı. Eline aldığında dahi ciyaklamasını sağlayan o çikolata kremini etrafında hissediyordu. ' Ne çabuk? ' diye geçirdi içinden. Zindanda hala paslanmadan kendini müdafaa etmiş çelik bileklikler, ve takılı oldukları yarısı kayıp iskeletler dikkatini çekerken onlara dokunma dürtüsü hissediyordu. Bunları burada bulundurmak yasal mıydı? Parmağını iskeletlerin üzerinde gezdirirken bozuntuya vermeden kardeşine seslendi. Bu kadar sessiz gelmesinin nedeni kendisini korkutmak mıydı? ' Ah Lill. Şu çikolata kremin de olmasa fazlasıyla mükemmel bir suikastçı olabilirsin. ' Lafını bitirir bitirmez arkasına döndü lakin Lillian orada değildi. Phillip ellerini çırptı ve sesinin zindanda yankılanmasını sağladı. ' Hadi ama Lillian. Ciddi bir konu üzerinde konuşmamız gerekiyor, oyunun zamanı değil. ' Biraz zaman geçtikten sonra hala ses yoktu. İçeriye süzülen loş ışık birden kesildi. Tümüyle zifiri karanlıkta kalmış, sıkıştığını hissetmişti. Sol kolunda sıkı bir şey hissediyor, diğer eliyle de ona dokunuyordu. Bu kelepçeydi. Lillian'ın yaptığını düşünüyor fakat onun olmadığını da olasılıklar arasından çıkarmıyordu. İleriden gelen güçlü ışık kaynağıyla irkildi. Göz bebekleri ışığı görünce birden büyüdüğü için etrafı bir an bembeyaz gördü. Bulanık görüntü netleşmeye devam ederken karşısında az çok seçebildiği kahverengi uzun saçlı birisi duruyordu. Görüntü netleştikçe kendisini göz doktorunda hissediyordu. Birazdan birisinin çıkıp böyle mi daha net yoksa şöyle mi demesinden korkmuyor değildi. Elindeki kelepçeyi zincirine vurup tıkırdattıkça yankılanan ses kulak tırmalıyordu. Boşta kalan elini önce alnına koydu daha sonra ise klasik filmleri aratmayacak şekilde kızın suratına dokundu. Parmakları burnundan yavaşça aşağı süzülürken dudaklarını hissedebiliyordu. ' Evet, bu sensin. Eğleniyor musun Lill? ' Hiç tebessüm etmiyordu. Her zamankinden biraz daha asıktı suratı ve buna alışmışlardı. Birbirlerine temas ettiklerinde üşümüyorlardı çünkü ikisi de soğuktu. Yine de Phillip her dokunduğunda üşüyecekmiş gibi hazırlıklı dokunmaya çalışıyordu.


En son Phill Goldwill tarafından Salı Eyl. 06, 2011 11:56 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lill Goldwill
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Lill Goldwill


Nerden : İngiltere.

Kelepçeler ve Zincirler Empty
MesajKonu: Geri: Kelepçeler ve Zincirler   Kelepçeler ve Zincirler Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 12:54 am

    Ölüm; teorik olarak kalbin görevini yapmaması. Peki ya duygusal olarak? İnsan düşünceleri olarak? Her insanı derinden etkiler mi, Lillian gibi? Herkes mi bu acıyla yaşıyor, Goldwill kardeşler gibi? Küçük yaşta annesini kaybedenler peki? Bir kız için fazlasıyla zor olduğunu bilirler mi? Tüm bu düşüncelerden kurtulmak istiyordu. Abisine milyarlarca kez yalvarmıştı; zihninde ufak bir değişiklik yaratması için. Ailesiyle ilgili zihninde var olan, beynine kazınmış düşüncelerle yaşamak her gün biraz daha zor hale geliyordu. Kendini bazen yağmur bulutuna benzetiyordu. İçinde biriken acıları yağmur damlalarına, karanlığı ise geçmişinin gizemine bırakıyordu. Ama, bir bulut bile beyazlaşabiliyor iken, lanet olası ruh karanlığa doğru yürümeye devam ediyordu! Her gece gördüğü o rüyalardan terler içinde uyanmaktan; gün boyu gözünün önünde beliren, duvarlardan acı dolu yüzlerin çığlıklarını kulağında hissetmekten yorulmuştu artık. Bedeni bunu kaldıramıyordu. Donuk suratı, tıpkı teni gibiydi. Buz gibi... O teni ve suratı güldürebilen tek insan karşısında duruyordu işte. Abisi... Onun ufacık bir gülümsemesi bile Lillian için ağzının kulaklarına varmasına yetiyordu. Şimdi ise, yine o gülümsemeyi görebilmek için her şeyini verirdi. Sırf yeteneği için değil, gerçekten ve ciddi anlamda bedenini hatta ruhunu satabilirdi; ve abisi yine onunla oyun oynamak için bu kırılgan kızı bodrum kata çağırıyordu. Acılarını yeniden canlandırmak için mi? Hayır, yalnızca o acıları yok etmek için...

    Bir hayalet gibi süzülüyordu zindanda. Zayıf bedeni ve kısa boyuyla bir hırsızdan farkı yoktu. Üzerindeki incecik elbise bütün hatlarını tüm ihtişamıyla ortaya sererken, saten elbise loş ortamda bedenine gölge düşürüyordu. Kahverengi saçları beline kadar geliyordu. Her zamanki gibi açıktı ve buğday tenini çevreliyor, buz mavisi gözlerini ortaya çıkarmak için elinden geleni yapıyordu. Pürüzsüz bedeninde gezdirdi ellerini. Şeker gibi pembe dudakları ve buna zıt oluşturan buz mavisi gözleri... Bedeninden hiç ayrılmayan çikolata kokusu ve teninin yumuşaklığı. Yeteneği olmasa bile erkekler ona bakar mıydı bunu fazlasıyla merak ediyordu. Ama, şu an onu düşünemezdi. Yalın ayakları zindanda hiç ses çıkarmadan yürümesine yardımcı oluyordu. Kuytu, karanlık bir yere geçmişti şimdide. Abisinin sözlerini duyuyordu. Onun burada olduğunu anlamıştı. Lillian nereden geçerse geçsin bunu anlıyordu zaten. "Sinir bozucu." Mırıldamasını dudağının önünden geçen bir sinek bile zar zor duyarken abisinin duyması imkansızdı.

    Zindanların kapısını ses çıkarmadan kapadı. Şimdi ise zifiri karanlıkta kalmışlardı. Eskiden işkence edilen bu odalar leş ve küf kokuyordu. Halbuki iskeletten başka bir şey yoktu. Abisini kapana kıstırmıştı. Zindanın ışığını açtığı an bir anlık körlükten faydalanıp abisinin dibinde belirdi. Kışkırtıcı bakışlarını karşısındaki yeşil gözlerden ayırmazken dudaklarından yalnızca birkaç kelime döküldü. "Sen eğleniyorsan, bende eğlenirim" Abisinden biraz uzaklaşıp ona arkasını döndü. Üç metre karelik zindan odasında yalnızca dört tane iskelet ve on beşi aşkın kelepçe vardı. Bunun dışında iki kardeş arasındaki tek canlılar fareler ve hamam böcekleriydi. Elbisesinin kısalığından rahatsızlık duymuyordu; ancak abisinin bakışlarını üzerinde hissetmesi onu utandırmaya yetiyordu. Elbisenin uçlarında ve hafif göğüs dekoltesini kaplayan narin ve ince işlemeli dantellerle haddinden fazla seksileştiğini hissediyordu. Tam ışığın altına gidip abisine döndü. "Sorun mu var?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Phill Goldwill
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Phill Goldwill


Nerden : İngiltere

Kelepçeler ve Zincirler Empty
MesajKonu: Geri: Kelepçeler ve Zincirler   Kelepçeler ve Zincirler Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 11:54 am

  • Zindan duvarlarının çizgilerinde parmaklarını gezdirirken diğer elini kelepçeden kurtarmaya çalışmıyordu bile. Karşısında kız kardeşinin olduğunu görünce rahatlamış olsa da üzerindeki tedirginliği tam anlamıyla atabilmiş değildi. Kendisini kardeşine çeken bir kuvvet bağı vardı. Yanında olduğunda bu bağ fazlasıyla artıyor, Phill'i korkutuyordu. Vücut hatlarını tümüyle ortada bırakan elbiseye gözü takılıyor, böyle şeyler giymemesi için bir ara yeteneğini kullanacağını kendine hatırlatıyordu. Kendi kız kardeşine insanların bu tarz yaklaşmasına izin veremezdi. Yeteneği zaten başlarına fazlasıyla bela oluyordu. Ailesini kaybettikten sonra neredeyse hiç gülmemişti Lillian. Kendisinden daha fazla acı çekiyordu. Belki de Phillip ondan iki yıl daha fazla onlarla birlikte olabildiği için kıskanıyordu. Hala yataklarından kalkıp, çığlıkları duyduğu günü hatırlayabiliyorlardı. Oysa annesi hala yaşıyor olabilseydi geçmişe gidip bazı pürüzleri kaldırabilir, hayatlarını daha yaşanır kılabilirdi. En azından geleceği önceden planlar, çocuklarının katil sıfatı almasını önleyebilirdi. Bu hiç adil değildi, en azından ailesi ve kendisi için. Bunları hatırlasa da o kadar güçlü duruyordu ki gözleri dahi dolmamıştı. Aniden düşen kelepçenin sesiyle derin düşüncelerden sıyrılıp gerçek hayata, önünde duran kardeşine dikkatini verebilmişti. Kelepçe kolundan birden düşmüş, iki parçaya ayrılmıştı. Zihnini yoran bu ses parmaklarının beynine yönelmesini sağladı. Sağ elinin çift parmağı zihin çakrasının bulunduğu noktadayken diğer elinin parmakları kardeşini işaret ediyordu. Kız kardeşinin sorularını duysa da sorun olmadığını başıyla işaret etti. Zihnini topluyor, ona yardım etme vaktinin geldiğini içinden tekrarlıyordu. Keskin bakışlarını kız kardeşine çevirdi. ' Affet beni. ' Hemen ardından göz bebeği simsiyah kesilip tüm gözünü kapladı.

    Gözlerini açtıklarında ikisi de kuş bakışı şekilde ailesinin evindelerdi. Basit anılarla oynama yeteneğini burada konuşturmaya başladı Phillip. Anılarını değiştirdiğini kız kardeşi fark etmiyordu. Sadece o gün ki anıyı hatırladığını sanıyordu. Küçük Lill ve Phill yataklarında masumca uyuyorlardı. Öylesine derin ve masumlardı ki küçük kanatsız melekleri andırıyorlardı. Küçük nokta burunlarının üstünde kapalı göz kapakları ve kirpikleri. Phillip dokunmak istiyordu lakin dokunamazdı. Zaten istediği şekilde anı değişecekti. Annelerinin sesiyle uyandılar. Çocuklarını yanlarına çağırıyordu. Yataktan huysuz şekilde kalkan Phillip Lillian'a yastığını fırlattıktan sonra kahakaha atarak annesinin yanına koştular. Anının değiştiğini anlamasa bile annesini gördüğü zaman Lill'den birkaç damla da olsa gözyaşı akacağını tahmin edebiliyordu. Düz kahverengiye çalan küt saçları onu tanımaları için yeterliydi. Kollarını açmış kendilerine bakıyordu ailesi. Keskin mavi gözleriyle diğer yandan sadece Lill'e odaklanmıştı. ' Uyandırdığım için özür dilerim çocuklar. ' dedi sıcak bir tebessümle. Öyle sıcaktı ki buz kütlelerini dahi anında suya çevirebilecek derecede güçlü enerji saçıyordu. ' Babanız evrak işlerini halletmeye gitti. Biliyorsunuz siz çok özel çocuklarsınız. Benim çocuklarımsınız. ' Lill'i kucağına oturttu ve alnına küçük bir öpücük kondurdu. ' Sizi Arizona'da bir okula göndermemiz gerekiyor. Güçlerinizi kontrol etmeniz için bu şart. ' Küçük Lill annesinden hiç ayrılmadığından gözleri dolmuş, annesine kenetlenmişti. 'Yapma Lillian. Küçük kelebeğim sonsuza dek ayrı kalamayız ya? Bir gün birlikte olacağız. ' Bu ses beyinlerinde yankılandı ikisi de. Bir gün mutlaka birlikte olacaklardı. Bunu ikisi de biliyordu ve kuş bakışı görüntüden uzaklaştılar. Ardından bir kaç sahte anı daha yerleştirdi kafasına. Phillip'in ilk sevgilisini ailesiyle tanıştırışı, bisikletten düşüşleri, Phillip'in kız kardeşine asılan bir kaç çocuğu hırpalaması vs vs. Hepsi ailesiyle geçirdiği sahte anılardı. Diğer anılarını şekilleştirerek oluşturdu. Daha sonra Phill'in sesi Lill'in beyninde yankılanarak şunları söylüyordu. Lill bunu kendi düşünceleri ve anıların özeti olarak duyuyordu. ' Ailemiz bizi bu okula güçlerimizi kontrol edip belirleyebilmek için gönderdi. Fazlasıyla mutlu bir aileyiz ve bu sonsuza dek sürecek. Şuan yeteneklerine konsantre olmaları için onlarla görüşmüyoruz. Çünkü duygusal etkileşimler bizim güçlerimizi kontrolümüzde fazlasıyla yoruyor. ' Sesin ardından birden kendilerini zindanda buldular. Phillip'in gözleri dolmuştu. Kız kardeşine sarılıyor, acısını bir nebze yok ettiğini düşünüyordu. Peki ya sonra? Bu sahte anılarla sonsuza dek yaşayamazdı. Fazla acemice yerleştirilmişti. Birkaç gün sonra gerçekleri öğrendiğinde ne olacaktı? Yine de mutluydu. En azından birkaç gün mutlu şekilde uyuyabilecekti. Boğazını temizledikten sonra Lill'e seslendi. ' Seni neden buraya çağırdığımı tahmin edebiliyorsundur. ' sert bir edayla ve kardeşini gıdıklamaya başladı. ' Biliyorsun birlikte eğlenmeyeli çok fazla zaman geçti. ' Zindanda kahkahaları yankı yaparken o günden beri ilk kez kardeşini gıdıklayarak eğlendiriyordu. Bu bile Phillip için çok şey ifade ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lill Goldwill
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro
Lill Goldwill


Nerden : İngiltere.

Kelepçeler ve Zincirler Empty
MesajKonu: Geri: Kelepçeler ve Zincirler   Kelepçeler ve Zincirler Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 12:26 pm

    Beynine giren bir ağrı gibi yayılmıştı bütün anıları Lillian'ın zihnine. Her birinde yeniden doğuyordu sanki. Daha farklı şeyler yaşamış gibi görüyordu. Ölüm vaktinin gelmediğini görüyordu. Ama, annesi ve babası ölmüştü. Buna kalıbını basardı; ancak şimdi iş tam tersine dönmüştü. Annesi yanındaydı, ona sarılıyordu. Saçlarının kokusunu içine çekiyor, güçlü kollarını bedeninde hissediyordu. Babasının işe gittiğini söylüyordu. Babası da mı yaşıyordu? Bulanıklaşan zihnine rağmen mutlu oluyordu. Bedeninde azda olsa mutluluk hormonu salgılanıyordu. Son on yıldır hiç yaşamadığı duyguyu yaşıyordu şimdi. Ama sadece bir kaç dakikalığına. Fakat, şimdi ne oluyordu? Nereye gitmişti anılar? Sadece bu kadar mıydı gördüğü şeyler? Annesi, babası? Neredeydiler? Mavi gözleri abisinin karamsar gözlerine çevrilmişti. Bu sefer bakışlarında donukluk değil, özlem ve acı yatıyordu. Tam ağzını açmak için nefes almıştı ki abisinin sözleriyle susturdu kendisini. Tekrar eskiye götürmesini istiyordu. Tekrar eskiye dönüp, annesini ve babasını kurtarmak istiyordu.

    Abisinin neden çağırdığı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Ardından ise bedeninde hissettiği güçlü eller kızın tam huylandığı noktalara değmeye başlamıştı. Abisi tarafından gıdıklanmayalı yıllar oluyordu. Yüzünde beliren gülümseme kahkahalara dönüşüyor; abisinin ellerinden kurtulmaya çalışıyordu. Anıları gördüğündeki mutluluğu tekrar elde ediyordu. Bu seferki çok daha farklıydı ama. Diğerlerinden çok farklı. Nefes nefese kalırken aklında tek beliren şey abisine sunmak istediği minnet duygusuydu.

Rp Sonu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kelepçeler ve Zincirler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Chosen Master RPG :: Arizona Devlet Lisesi :: 
BODRUM KAT
 :: Zindanlar
-
Buraya geçin: